GEÇMİŞİN SEVGİSİZLİĞİ BUGÜNÜN ŞİDDETİNİ DOĞURUYOR!

Birçok insan tarafından kadına yönelik şiddete tepki gösterilse de dünyada ve ülkemizdesonu gelmemektedir. Peki, insandaki bu şiddet duygusunun sebepleri neler olabilir? İstanbul Okan Üniversitesi Hastanesi Psikoloji bölümünden Uzm. Kln. Psk. Tuğçe Dabağer Dilek, önemli bilgiler verdi.

GEÇMİŞİN SEVGİSİZLİĞİ BUGÜNÜN ŞİDDETİNİ DOĞURUYOR!
25 Kasım 2022 - 15:57
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü nedeniyle
günümüzde kadına yönelik şiddetin artmaya devam ettiğini  belirten Uzm. Kln. Psk. Tuğçe Dabağer Dilek, kadına yönelik şiddetin her toplumda var olduğunuve şiddetini de giderek arttırdığını vurguladı.

Dilek, yapılan çalışmalara göre, gelişmiş ülkelerde her iki kadından birisi yaşamlarının herhangi bir döneminde  şiddete maruz kaldığına dikkat çekerek şunları söyledi:

"Dile getirilmeyen psikolojik şiddetin olduğunu da varsayarsak bu oran her
geçen gün daha da yükselmektedir. Şiddetin altında yatan sebepler psikolojik travmalar
Toplumda var olan sevgisizlik, güvensizlik şiddetin temellerini oluşturan ana problemlerdendir. Şiddetin ortaya çıkmasında, psikolojik faktörler ile çevre arasındaki etkileşim oldukça önemli bir etkiye sahiptir. Sosyal iletişimin yeterli derecede sağlanmadığı, sevgisizliğin hakim olduğu, bireylerin birbirlerine güvenmediği, toplumsal eşitsizliğin olduğu ve erkeğin iktidar baskısını kadın üzerinde uygulama çalıştığı bir ortamda şiddet devreye girmektedir. Çocukluk döneminden itibaren uzun bir süre şiddete maruz kalan bireyler yetişkinlikte bir takım ruhsal sorunları ve travmaları da beraberinde
getirmektedir."

Erkek bireyler çocukluk döneminde deneyimledikleri acizlik, aşağılanma ve çaresizlik
duyguları ile şiddet duygusunun tohumlarını atarken, kadınlar da kendilerine uygulanan şiddete bilinçli ya da bilinçsiz olarak boyun eğdiklerini de ifade eden Uzm. Kln. Psk. Tuğçe Dabağer Dilek sözlerini şöyle sürdürdü:

"Şiddet, şiddeti doğuran kısır bir döngüdür. İnsanlarda saldırganlık ve şiddet öğrenilmiş bir davranış kalıbı olarak karşımıza çıkar. Hepimizin içinde var olan öfke duygusu toplumdan öğrenilenlere göre şekillenip dönüştürülür. Yapılan araştırmalar, çocukluğunda şiddete maruz kalan ya da ebeveynler arasında şiddet öyküsü olan bireylerin, yetişkinlik döneminde daha fazla şiddete başvurduğunu söylemektedir. Çocuk çevresindeki bireylerin
her davranışını taklit etmekte, öğrenmekte ve bunu zamanla pekiştirmektedir. Dolayısıyla, kadına şiddetin normal olarak algılandığı bir toplumsal çevreden yetişen bir bireyin şiddeti daha normalleştirdiğini söyleyebiliriz. Coğrafi sınırları aşan, tüm toplumların ortak sorunu olan kadına yönelik şiddet adına verilen her mücadele ve iyileşme, kadınların daha güvenli ve sağlıklı bir yaşam alanı oluşturmasına yardımcı olacaktır."

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nün, kadına yönelik
şiddetin önlenerek kadın haklarının korunmasını isteyen Uzm. Kln. Psk. Tuğçe Dabağer Dilek, "dünyada ve ülkemizde tüm kadınların, sağlıklı ve sevgi dolu, hiçbir şiddete maruz kalmadan yaşamasını temenni ediyorum" dedi.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum