ECE DORSAY İLE
-BENİM İÇİN EN İYİ İFADE BİÇİMİ “MÜZİK”-
ECE DORSAY
“Neşe, keder, hepsi geçer
Daha dün çocuktuk
Sokaklarda koştuk.
Bize kar kalan nedir bu dünyadan…”
Lübnan’lı müzisyen Rahbani’nin (1968) eserine şarkı sözünü yazan Fecri Ebcioğlu, bu popüler şarkıyı 70’lerin başlarında Gönül Akkor’un sesi ile bize sunmuştu.
Nereden mi geldim şarkıya?
Dolu dolu bir ailenin içinde çok yönlü bir insan. Müzik üretiyor.
Büyüyor, büyütüyor ve üretiyor…
Evet, o Sinema Eleştirmeni ve birçok unvanlarıyla, Sevgili Atilla Dorsay’ın, geçmişin Arkeolog ve Turizmcisi, yeninin fotoğrafçısı Leman Dorsay’ın biricik kızlarıdır. Ancak hepsinden daha çok üreten bir insandır. Henüz ergen olmadan beste yapmaya başlamıştır. Bazıları hala duymamış ve o dördüncü albümüne hazırlanırken, sesinin tınısı ve yorumu ile “Bizim, Patricia Kaas’ ımız” diyebileceğimiz, sanatçımız ile biraz sohbet ettik.
EMEL SEÇEN-Merhaba Ece, biliyorum ailen sana “ECE” ismini vermiş. Çünkü sen onların kraliçesi, prensesisin. Ve hep de öyle kalacaksın. Çünkü hiçbir evlat, ebeveynlerinin gözünde büyümez. Ve iyi ki de öyle.
Şimdi şuradan başlayalım. Müzik, demek ne demek?
ECE DORSAY: Müzik benim için hayat demek. Klişe ama doğru.
-Hangi okulları bitirdin? Ve o yıllarda “Müzik yolculuğun” başlamış mıydı?
ECE DORSAY: Önce Notre Dame de Sion (NDS) ve sonra Boğaziçi Üniversitesi,İngiliz Dili ve Edebiyat okudum. Henüz on üç yaşlarımda abimin klasik gitarı elime geçtiğinde, çocukken asilik yapıp almadığım piyano derslerinin acısını bu gitarla çıkardım. Şöyle diyebilirim ki 13-14 yaş arası beste çalışmalarına başlamıştım. Ve tabii ilk stadyum konseri, Bryan Adams ile de kartondan elektro gitar yapmama sebep olmuştu.
-Atilla Dorsay’a geçtiğimiz yıl EtilerFest kapsamında ONUR ÖDÜLÜ verildi. Değerli sanatçımız Türkan Şoray’da oradaydı. Çok keyifli bir akşamdı. Ve yıllar yıllar öncesinden Nil Burak sahne aldı ve öncesinde sen. Hele “Güneş ve Sen” adlı parçan ve Fransızca şarklarda ki yorumların muhteşemdi. Senin, özgün bir yorumun var. Hatta buna “Ozan” olarak yorumlar yapanlar var. Bu konuda düşünceni almak isterim.
ECE DORSAY: Güneş ve Sen’i, Fransız sevgilime bestelemiştim, İlk sevgilime. Yaşım 19 idi. Bodrum dönüşü. Kendi sözlerini yazan ve anlatacak dertleri olan ve özgün renklere sahip kişidir ozan. Öyle görüyorum kendimi. 3 albümde de sözleri hep ben yazdım.
-Sana göre müzik nasıl yapılmalı?
ECE DORSAY: Müzik samimi olmalı. Ve ticari kaygı taşımamalı. Bana göre ses rengi ve enstrümancılık mühim, hatta kendi sözlerini yazmak da.
-Yurt dışında ses yarışması deneyimin var? Bu konuda neler yaşadığına dair izlenimlerin ve hala ülkemizde yapılan yarışmalardan yeterli sonuçlar alındığını düşünüyor musun?
ECE DORSAY: Manhattan Ice Dream burda yapılmıştı, ama American Idol gibi yarışmalarda en azından sözler tutuluyor, gözlemlediğim kadarıyla. Burada Roxy Müzik yarışmasında finale kaldım 2000’de ve buna rağmen Ada Müzik’in kaydettiği “Güneş ve Sen” bestem söz verdikleri karma albümde çıkmadı. Çünkü öyle bir albüm çıkmadı.
-6 Şubat 2020 tarihinde, Leman&Atilla Dorsay çiftinin evlilik yıldönümüydü ve tesadüf o gün sen de İstanbul/Beyoğlu’nda özel bir mekânda sahne aldın. Ve orada Amerikalı ve Suriyeli iki farklı kültürü, müziğinde birleştirdin. Öyle ki sadece dans etmediler, hem eğlendiler hem coştular. Sen, işini severek ve bilerek yapıyorsun. Bu anlamda yurt dışını da görmüş biri olarak ülkemizde eksikler neler?
ECE DORSAY: Buraya sığmaz. Önce müziği sadece eğlenceden ibaret zanneden sığ bakışın değişmesi ve saygıyla, sessizce dinleme kültürünün oluşması lazım. Müzisyene meze muamelesi bitmeli. Yeni işlere açık ve keşfe meraklı kulaklar için eğitim çocuk yaşta başlamalı, evde iyi müzik dinlemekle başlar her şey.
-Zorluklar ile karşılaşıyor musun? Yani açıkça şunu demek istiyorum. Sen, öyle yapmacık ve gösteriş seven bir mizaca sahip değilsin. Dolayısı ile doğallığın hayatın içinde de yansıyor. Bu kadar üretken de olunca bu biraz ağır bir durum. Neler olur, perdenin arkasında?
ECE DORSAY: Yaşamaz mıyım. Gördüğünüz üzere ortaya kendini atanlar hep vasatın egemenliğini sömürenler. Hep insan ilişkileri üzerinden yürüyen adaletsiz bir sektör var burada. Canım cicim sektörü diyorum kısaca. Takipçi satın alınan. Ünlülerle can ciğer pozlar verilen, yapmacık şöhretler. Söyleyecek sözleri yok, hep eskilerden uyarlama adı altında arak işler. Milletin arabesk damarını en alternatif diye sundukları isim bile sömürüyor. İçerik yok, vitrin var.
-Eğer imkânın olsa ya da var. Yurt dışında müzik hayatını devam ettirmek ister misin?
ECE DORSAY: Artık dünya küçüldü, zaten Prince’in bassçısı Nik West’ten bir
çok isme, hali hazırda haberleşiyoruz. İyi müziği duyabiliyor, Batılı en azından. Sağırlaştırılmamış.
-Kendinle hayallerinle ilgili kısımlar netleştikten sonra başka planların var mı? Mesela çocuklara müzik gibi.
ECE DORSAY: Zaman gösterir. Hayaller bitmez.
-Diğer yandan, Sinema Eleştirmenliği olarak yazılarına da devam ediyorsun. Sana göre filmler içerisinde müzikler yeterli mi? Mesela bana göre her 14 Şubat Sevgililer Gününe film yapılıyor. Dünya da ve ülkemizde, doğal olarak bunun sonucu bir şarkı çıkıyor ama bazen filmden etkili, şarkı hatırlanıyor. Eskilere gidiyorum, ben şahsen Ayla Dikmen’i çok beğenirdim. Yaşıtlarımın hatırlamadığını çok iyi biliyorum. Konuşurduk, çünkü. Ancak bir gün geldi. “ISSIZ ADAM” diye bir film girdi ve yıllar önce sevilen “ANLAMAZDIN” şarkısı, yeniden popüler oldu. Bu anlamda neler söylemek istersin ve yine kişisel fikrim, senin on dokuz yaşında ürettiğin bir şarkı “GÜNEŞ ve SEN” bana göre tam bir film şarkısı. Eğer bir gün bunu isterlerse, ne düşünürsün?
ECE DORSAY: Neden olmasın, kaliteli bir senaryo ve oyunculukların olduğu bir film olursa çok isterim.
-Müzik taşıyıcıdır, derler. Duyduğumuz bir ezgiyi başka bir yere ücretsiz taşırız, ruhumuzla. Sende çok önemli bir olguyu fark ettim. “Nasıl, duyguyu aktarabildim mi?” diye soruyorsun. Yani bu kadar yozlaşan, her şeyin tekdüzeleştiği bir dünya düzeninde, mevcut sisteme uymadan üretmek kolay değil ve derinliğe önem vermekte. Zor olmalı. Ve Sevgili ECE DORSAY, nereye kadar müziği/müziğini taşıyacak?
ECE DORSAY: Benim için en güzel ifade biçimi, ötesi yok.
-Son soru, yerli ve yabancı olarak kiminle düet yapmak istersin?
ECE DORSAY: U2’dan Bono çünkü ergenlik idolümdü, Patti Smith, Ani Difranco, Pj Harvey. Türkiye’den aklıma gelmedi şimdilik çünkü hayran olduğum sesler artık yoklar maalesef ama bizden Melis Sökmen’in sesini beğeniyorum çok.
Teşekkür ediyoruz, hem bu güzel röportaj hem canlı canlı dinleme imkanı bulduğumuz güzel besteler için.
EMEL SEÇEN
FACEBOOK YORUMLAR