DİSK/Genel-İş Sendikası Genel Başkanı Remzi Çalışkan'ın 1 Mayıs Mesajı

30 Nisan 2020 - 22:28 - Güncelleme: 30 Nisan 2020 - 22:33
Dünyayı emekleriyle var eden, sınıfsız, sömürüsüz bir dünya için mücadele eden,
bütün işçileri, DİSK/Genel-İş Sendikası adına saygıyla selamlıyorum.
 
İşçi sınıfı mücadelesinde yitirdiğimiz bütün sınıf kardeşlerimizi, ülkemizde işçi sınıfına önderlik eden başta Abdullah Baştürk’ü, Kemal Türkler’i direnişlerde ve mücadelede yitirdiğimiz tüm yoldaşlarımızı saygıyla anıyorum.
Covid-19 ile mücadeleyi canları pahasına yürüten, sağlık çalışanlarını, DİSK ve Genel-İş üyelerini, kamu hizmetlerini sürdüren bütün sınıf kardeşlerimi, yürekten selamlıyorum. Yaşamını kaybedenlerin anısı önünde, saygıyla eğiliyorum.
İnsanlık olarak, ölümcül bir salgına karşı bir savaş halindeyiz. Gözle görünmez bir virüs, artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını gösterdi.
Demek ki güç yok edici silahlar değilmiş,
Demek ki güç daha fazla para değilmiş,
Daha fazla sömürü daha fazla kar etmek değilmiş her şey.
Bunların hiç birisi bir yudum nefes kadar kıymetli değilmiş.
İnsanı da doğayı da var edecek ve kurtaracak olanın yine insan ve onun emeği olduğunu gördü insanlık.
İnsanlığı bu kötü duruma, kapitalizmin karı ve gücü önceleyen, yaşamı öteleyen ve emeği değersizleştiren politikaları getirdi.
Salgın ile kapitalizmin yaldızları döküldü, ülkelerin sağlık sistemleri çöktü, kapitalizmin kaleleri sallandı.
Ancak fatura yine işçi sınıfına kesildi. Dünyada 10 milyonlarca insan, işsizlikle yüz yüze kaldı.
Salgın sonrası, sınıfsal ayrım, daha da derinleşti.
 
Bu ölümcül salgın,
Türkiye işçi sınıfını zor bir dönemde yakaladı.
Üretimin olmadığı
İşsizliğin milyonlarca arttığı,
İşçilerin ekmeğinin her ay küçüldüğü,
İşçi sınıfının vergi yükünün arttığı,
İşçilerin kirasını ve faturalarını ödemekte zorlandığı,
Özelleştirmelerin sürdüğü,
Kamusal hizmetlerin paralı olduğu,
Doğanın talan edildiği,
Kadına karşı şiddetin arttığı,
Demokratik hakların yok edildiği,
Kayyumların, ihraçların olduğu,
Adaletin, hukukun ve Demokrasinin aranır halde olduğu,
Bir dönemde yakaladı.
 
Salgın karşısında önlemler alınıyor ama işçilerin sağlığı da ekmeği de risk altında.
Türkiye’de 7,5 milyon işsiz varken, salgın sonrası kayıtlı işçilerin en az dörtte biri işini kaybetti.
 
Salgınla mücadelede, alınan önlemlerin yetersizliği nedeniyle, Türkiye’de işsizliğin milyonlarca daha da artması söz konusu.
Evde kal deniliyor ama, zorunlu işler dışında da işçiler çalıştırılıyor.
Sokağa çıkma yasağı ilan ediliyor ama, işverenler işçileri, özel izinle çalıştırıyor.
Zorunlu işlerde ise işçiler, işçi sağlığı ve güvenliğinden yoksun olarak çalıştırılıyor.
Sonuç: İşçiler arasında Covid-19 pozitif oranı ülke ortalamasının üç katı.
 
Salgın koşullarında kamu hizmetlerinin yaşamsal önemini hep birlikte görüyoruz. Ancak salgın hastalık, çalışmak zorunda kalan diğer işçilerle birlikte kamu hizmetini yerine getiren üyelerimizin sağlığını ve can güvenliğini de tehdit ediyor.
Salgın karşısında kamu hizmetlerinde çalışan üyelerimizin sağlığının korunmasında herhangi bir eksiklik olmamalıdır.
Kamu hizmetlerinin önemi ortadayken belediye işçileri arasında ayrım da yapılmaktadır. Eşitsiz ve adaletsiz bir şekilde belediye şirketlerine geçişleri yapılan işçilerin özgür toplu sözleşme hakları gasp edildi. Belediye şirket işçilerine hak ettikleri kadro verilmedir.

Diyoruz ki; belediye şirket işçileri kadrolu işçilerle aynı hizmetleri yaparlar, ücretlerinin kaynağı belediye bütçesidir ve kesinlikle ayrım yapılmamalıdır. Hak ettikleri kadro bir an önce verilmelidir.
Salgın günlerinde zorunlu olarak çalışan belediye işçilerine yönelik diğer uygun olmayan bir adımda bazı belediyelerin kısa çalışmaya başvurmasıdır.
Özel sektör işyerleri kısa çalışmaya başvuruyor, bu anlaşılır! Peki kamu kaynağı kullanan, ürettiği hizmetler için kar-zarar hesabı yapmaması gereken belediye şirketleri neden kısa çalışmaya başvuruyor?
Kamusal hizmetler, özellikleri gereği kriz dönemlerinde de durmaz, hatta artar ve çeşitlenir. Belediyelerin kısa çalışmaya başvurmaları doğru değildir.
22 Mart’ta yayımlanan genelge kamuda çalışma düzeni belirlenmiştir. Kısa çalışma ödeneğine başvuru yapmak yerine bu genelgeye uyulmalıdır.
 
Salgınla mücadele İşçileri ve ailelerini gözden çıkararak, olmaz!
Bu nedenle diyoruz ki:
İşten çıkarmalar yasaklansın,
Zorunlu mal ve hizmet üretimi dışında, tüm çalışmalar durdurulsun.
Çalışanların gelirleri güvence altına alınsın,
Eşit, parasız, kamusal sağlık hizmetleri sağlansın,
İşçilerin güvenliği ve sağlığı, öncelikli hale gelsin,
İş yerlerinde salgına karşı, her türlü önlem, en üst düzeyde alınsın.
Şartlar ne olursa olsun.
Bizler mücadeleye devam edeceğiz.
Edirne’den, Hakkari’ye,
Artvin’den, Muğla, ya ülkenin her noktasında var olan örgütlü gücüyle,
Disk/ Genel- İş Sendikası olarak,
Güvencesizliğe, işsizliğe, eşitsizliğe, savaşa, sömürüye ve her türlü ayrımcılığa karşı işçi sınıfının güçlü bir sesi olmaya devam edeceğiz.
Ve biz kazanacağız diyoruz.
Emek kazanacak,
İnsanlık kazanacak.

Çare, bu kar hırsından, güç hastalığından, insanı, doğayı ve tüm canlıları sömüren kapitalist düzenden kurtulmaktır.

Yaşasın Birlik, Mücadele ve Dayanışma günümüz.

Yaşasın Dünya İşçilerinin ve Halklarının Uluslararası Dayanışması

Yaşasın Genel-İş

Yaşasın DİSK.

Yaşasın 1 Mayıs

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum