Diren Beykoz grubu, SOMA’da yaşanan faciayı protesto etti

“ Diren Beykoz” isimli grup, SOMA’da yaşanan maden ocağı faciasını protesto etti

Diren Beykoz grubu, SOMA’da yaşanan faciayı protesto etti
15 Mayıs 2014 - 22:11

 “ Diren Beykoz” isimli grup, SOMA’da yaşanan maden ocağı faciasını protesto etti. Soma’da yaşanan acılara ortak olmak amacıyla bir araya geldiklerini ifade eden grup, ilkin sözel olarak duygu paylaşımında bulunacaklarını, ardından bu duyguları mektuplara dökeceklerini belirtti. Akşam saatlerinde Paşabahçe Parkı’nda bir araya Diren Beykoz isimli gruba, daha sonra siyah giyinmiş gençlerden oluşan başka bir grubun “ Beykoz uyuma, Soma ağlıyor “sloganları eşliğinde katıldığı görüldü. Çubuklu’dan gelen grup üyeleri, park’a girdikten sonra, Soma’daki faciada yaşamlarını yitiren maden işçileri için dua okudular.

Burada yaptığı konuşmada, kazanın gerçekleşmesinden bu yana henüz bir savcılık soruşturması başlatılmamasını eleştiren grup üyesi Hayati Can, “ Türkiye ne yazık ki bu alanda en son çıkardığı mevzuat ile işverenleri tamamıyla kapsam dışına atan ve işyerleri ile ilgili bütün sorumluluğu iş güvenliği mühendisine yıkan bir kararı hayata geçirdi” şeklinde bir uyarıda da bulundu. Diren Beykoz Grubu, Soma’da yaşamını yitirenlerin şahsında, iş kazalarında yaşamlarını yitirenlerin anısına saygı duruşunda bulunmasının ardından, daha sonra ortak aldıkları kararla Paşabahçe Parkı’ndan Beykoz Belediyesi’ne doğru yürüyüşe geçti.

Diren Beykoz Grubu, Soma’da yaşamını yitirenlerin şahsında, iş kazalarında yaşamlarını yitirenlerin anısına saygı duruşunda bulunmasının ardından, daha sonra ortak aldıkları kararla Paşabahçe Parkı’ndan Beykoz Belediyesi’ne doğru yürüyüşe geçti.

 Facebook üzerinden çağrı yaptılar

Grup üyelerinden Turgut Özdemir’in, etkinliği grubun facebook sayfası üzerinden şu çağrı ile duyurduğu görüldü: “Soma'da korkunç bir cinayet işlendi, katiller bir bir işledikleri cinayetin mahalline geliyor, kader diyor, 18. yüzyıldan 19.yüzyıldan örnekler vererek bu cinayetleri, katliamı meşru kılmaya uğraşıyorlar "iş literatüründe iş kazası var" diyor, "bunlar normal" diyor, "babamın katilisin sen" diyen kızı yumrukluyor. Örneğin Almanya'da madenlerde ölen insan olmadığını söylemiyor Fransa'da evinden madene çalışmaya giden bir emekçiyle taksi şoförü ya da bir esnafın "iş kazası" yapma ihtimalinin aynı olduğunu söylemiyor. Peki biz ne yapıyoruz? Evlerimize çekiliyoruz üzülüyoruz yemek yerken çay içerken tv'ye bakıp üzülüyoruz. " Yeter içim kaldırmıyor başka yer aç" diyoruz kumandayla baş köşeye kurulmuş evin "reisine". Çağrımız hepinize çıkın evlerinizden öyle yalnız başınıza değil. Kapatın Tv'leri alın ellerinize mumlarınızı çocuklarınızla çıkın yola ve komşunuzun kapısı çalın onları da çağırın. İster dua okuyun, ister bir mum yakın anısına bu yüreği güzel vicdanı temiz yüzleri ak ölüm işçilerinin, Paşabahçe Ahmet Atakan Parkı, saat 20.00'de buluşuyoruz.”

Hayati Can: Madenciliğin maliyetini nasıl düşürdüklerini söylesinler

Soma eylemi, mühendis Hayati Can’ın selamlama konuşması ile başladı. Can, burada yaptığı konuşmada acı bir olay vesilesi ile biraya gelmekten duyduğu üzüntüyü dile getirerek, ölü sayısının artmasından duyduğu endişeyi belirtti. Hayati Can, şunları kaydetti: “ Uzun yıllardır işçi sağlığı ve iş güvenliği mevzuatında dünyada en kötü ülkelerden biriyiz. Dünyada 3. sıradayız. Neoliberal politikalar Türkiye’de ilk uygulanmaya başlandığında ‘ Avrupa’nın Çin’ini yaratmak istiyorlar’ demiştik. ‘ Madenciliğin maliyetini düşürdük’ diye övünen insanlar bu maliyetleri nasıl düşürdüklerini ne yazık ki söylemediler… 2013 yılında Türkiye’de günde ortama 4 kişi yaşamını yitirdi, 6 kişi de bedensel yaralar kaynaklı olarak iş göremez hale geldi. Yani, 10 yurttaşımızın 4 tanesini her gün mezara, 10 tanesini de iş göremez halde evlerine yolluyoruz. Türkiye ne yazık ki bu alanda en son çıkardığı mevzuat ile işverenleri tamamıyla kapsam dışına atan ve işyerleri ile ilgili bütün sorumluluğu iş güvenliği mühendisine yıkan bir kararı hayata geçirdi.”

Yaşanan olay, sermaye sahiplerini korumak için yapılan neoliberal dönüşümlerin sonucudur

“ Eskiden tersanelerde ya da bir inşaatta bir sorun yaşandığında, ilgili işletmenin müdürü için ihmal dolayısıyla doğrudan savcılık tarafından soruşturma açılır ve iş tutuklanmaya kadar giderdi. Şimdi 3 günlük yas ilan edilen böyle büyük bir kazada şu ana kadar ne yazık ki ne açılan bir soruşturma duyduk, ne de gözaltına alınan, kovuşturmaya alınan bir işveren duyduk. Bu, AKP’nin neoliberal dönüşüm politikaları çerçevesinde sermaye sahiplerini korumak için yaptığı dönüşümün karşımıza çıkan hallerinden bir tanesidir.”

Acımızı 1 kat daha derinleştiren ise…

Hayati Can, Soma ile ilgili olarak hissettikleri acıları mektuplara dökeceklerini ve bu mektupları daha sonra oyuncak hediyeler eşliğinde maden ocağı işçilerinin öksüz kalan çocuklarına göndereceklerini de ifade ederek, şu açıklamayı yaptı: “ Somalı kardeşlerimizi unutmadık, unutmayacağız ama kaza olduğundan bu yana bir şey daha var ki, tabiri caiz ise bu kazanın (acısını) belki 1 kat daha arttırıyor. İnsanlar İzmir’de, İstanbul’da, Ankara’da Eskişehir’de, Bursa’da Soma’da yaşananları protesto etmek üzere yola çıktıklarında yine polisin gazına ve suyuna maruz kaldılar, yine polisin copuna maruz kaldılar. ‘İnsanlarımız neden ölüyor?’ diye bir soru sorduğumuzda, karşınıza polisin gazı, polisin copu, TOMA’nın suyu dikiliveriyor. Bu, acımızı 1 kat daha derinleştirmiştir.”

Tayyip Erdoğan, ‘ tabii ki öleceksiniz’ demiştir

“ Demek ki, sayın Tayyip Erdoğan Türkiye’de sermayenin önüne 2023, 2071 hedeflerini koyarken, işçilere 1800’lü yılları hedef göstererek, ‘tabii ki öleceksiniz!’ demiştir.  Bu tutum, SOMA dolayısıyla yaşadığımız acıyı 1 kat daha arttırmış ve AKP’ye karşı hıncımızı 1 kat daha bilemiştir. Acılarımızı derinleştiren (polis müdahalelerini) şiddet ile protesto ediyoruz. Onların bu uygulamaları bizim insanca yaşama mücadelemizi engelleyemeyecektir.”

Babasını iş kazasında kaybeden Özlem E. Habiboğlu: Kan paralarını almasınlar

Can’ın konuşmasının ardından maden işçilerinin madene girişlerinin öncesini anlatan bir belgeseli izleyen grup üyeleri, daha sonra bir forum oluşturdu. Bu kapsamda, konu ile ilgili olarak duygusunu ifade etmek isteyenlere söz verildi. Bunun üzerine babasını yıllar önce bir iş kazasında kaybeden Özlem Edinç Habiboğlu söz alarak, Somalı vatandaşların kendilerine ödenecek “kan parası”nı almamaları gerektiğini söyledi.

 “ Biz, babamızın kanını satmadık. Soma’daki insanlar da bu konuda bilinçlendirilmeli, bu konuda sosyal medyada kamuoyu oluşturulmalı. O insanlara bu açıdan da destek verilmeli” diyen Habiboğlu, Soma’da halen çıkarılamayan 450 işçinin betonlaştırılarak, cesetlerinin orada bırakılacağı şeklindeki bir habere de atıfta bulunarak, “ buna tepki göstereceğiz” açıklamasında bulundu.

Grup, forumda aldığı karar gereğince daha sonra Paşabahçe Parkı’ndan Beykoz Belediyesi önüne doğru protesto yürüyüşüne geçti.

Haber: Arzu Başlantı

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum