'Dengesiz' beyazperdede, Oscar ödüllü Russell Crowe
Her şeyin dengesizleştiği bir dünya düzeninde; adaletsizlik, hoşgörüsüzlük ve sevgi eksikliğinde şirazesi kayan insanoğlu adaleti kendi sağlar.
24 Ekim 2020 - 17:30 - Güncelleme: 24 Ekim 2020 - 17:33
DENGESİZ
Oscar ödüllü Russell Crowe’ın iki haftadır, sansüre takılan ve nihayet bu hafta vizyona girecek filminde, başından sonuna aksiyon ve gerilimi hissedeceksiniz.
İnsan ister istemez merak ediyor? Dünyanın çivisi çıkmış ve özellikle kadın figürler duvara yapıştırılmaya çalışılırken, gücü eline alan kadın karakter mi sansüre takıldı?
Film, sıradan bildik konu gibi gelebilir. Öyle değil. Günümüzün yozlaşan dünyasında, sosyolojik açıdan bakıldığında da travma noktasında, çaresizleşen insanın bir nevi patlaması. Ve bu patlama öyle, böyle değil!
JOKER Filminden bir pencere açılıyor.
Emekliliğine bir yıl kala işsiz bırakılan, bir yıldır iş bulamayan ve eşinden bilinmez bir nedenle ayrılma noktasına gelen insan patlıyor. Ve artık kaybedecek hiçbir şeyim yok topluma öfkemle ve biriktirdiğim tüm nefretimle ortak olayım, diyor. Siz, beni dinlemezseniz ben kendimi böyle dinletirim!
Bu karakter kayıp bir vaka, tamam ama kadın ne oluyor? Filmin her geçiş sahnesinde hem kadınlara geçişleri, gösterilen televizyon yayınları ile kadınların yaşadığı, saplantılı eşlerinden dolayı yaşadıkları gösterilmekte.
1991 yapımı, Yatağımdaki Düşman filminin başları gibi bir erkek değil başkarakter. Çünkü daha filmin en başından ağırlığını, kabalığını ortaya koyan Russell Crowe açılış sahnesi ile geleceği gösteriyor. Boşanmış ve kimsesiz bir kadının, oğlu ile yaşam mücadelesi, hayata duruş ve tavır alıştaki algı ile birleştirilmiş. Araç kullanmayı hemen hemen her kadın bilirken, dikiz aynasını ruj sürmek için kullanan kadın kazanan değil. Kendini yenileyen ve düşünsel anlamda kendinin farkına varan kadın ve anne.
Ki B planı ile kadının düşünüş biçimi karşımıza çıkıyor.
Film birçok açıdan insanoğlunun teknoloji ile mücadelesine bakış açısı ile de farklı. Çünkü her ebeveyn çocuğuna örnek olduğunu zannediyor. Mesela sigara içmenin sağlığa zararlı olduğunu söylüyor. Ama yeri geldiğinde hem yanında sigara içmekten hem de çocuğuna sigara aldırmaktan vazgeçmiyor. Ve o çocuk görüyor. Çocuklar toplumun en saf varlıkları, bu filmde de Kyle annesine cep telefonuna neden şifre koymadın? Diye uyarı yaparken aslında bir açıdan teknolojinin insana savaşını ve anında iplerin kimin tarafına geçeceğini göstermekte.
Sonra böyle çocuklar yaşadıkları travmaların etkisini, ileri ki hayatlarında karşılarına çıkacak eş, aile ferdi, arkadaş, hatta komşu da uyguluyorlar. Zira o komşu sizin, size zamanında düşmanlık yapan aile ferdiniz gibi oluyor. Kaldı ki 2004 yılında, Tiyatro sanatçımız İsmail Hakkı Onat, ne yazık ki yazlıkta komşusu tarafından öldürülmüştü.
Dünya ister isteyelim, ister istemeyelim çöküyor. Ve sevgi, sevgi dedikçe… Çözüm yerine susanlar ve göz yumanlar, işte bu filmlerde ki geleceği sunmakta.
Amerika’da bireysel silah alma ve kullanma sayısının arttığının altını çizersek, farklı açılardan birçok şeyi anlatan film başarılı.
Oscar Ödüllü Russell Crowe’u oldukça kilo almış hali ile belli ki hiç yorulmamış. Ağırlıklı araba içinde geçen sahneleri ile “Kelly Çetesi”nde ki kötü karakter üzerinden, havalandırıyor ve tacına oturtuyor. Gözlerinden o nefreti, içinde elinden her şeyi alınmış ve artık kaybedecek bir şeyi kalmamış insanı çok güzel anlatıyor.
Kendisine Caren Pistorilus (Rachel) ve Gabriel Bateman (Oğul Kyle)eşlik ediyor. Senaryo, Carl Ellsworth’e ait. Dengesiz, filminin yönetmeni ise Derrick Borte.
EMEL SEÇEN
Oscar ödüllü Russell Crowe’ın iki haftadır, sansüre takılan ve nihayet bu hafta vizyona girecek filminde, başından sonuna aksiyon ve gerilimi hissedeceksiniz.
İnsan ister istemez merak ediyor? Dünyanın çivisi çıkmış ve özellikle kadın figürler duvara yapıştırılmaya çalışılırken, gücü eline alan kadın karakter mi sansüre takıldı?
Film, sıradan bildik konu gibi gelebilir. Öyle değil. Günümüzün yozlaşan dünyasında, sosyolojik açıdan bakıldığında da travma noktasında, çaresizleşen insanın bir nevi patlaması. Ve bu patlama öyle, böyle değil!
JOKER Filminden bir pencere açılıyor.
Emekliliğine bir yıl kala işsiz bırakılan, bir yıldır iş bulamayan ve eşinden bilinmez bir nedenle ayrılma noktasına gelen insan patlıyor. Ve artık kaybedecek hiçbir şeyim yok topluma öfkemle ve biriktirdiğim tüm nefretimle ortak olayım, diyor. Siz, beni dinlemezseniz ben kendimi böyle dinletirim!
Bu karakter kayıp bir vaka, tamam ama kadın ne oluyor? Filmin her geçiş sahnesinde hem kadınlara geçişleri, gösterilen televizyon yayınları ile kadınların yaşadığı, saplantılı eşlerinden dolayı yaşadıkları gösterilmekte.
1991 yapımı, Yatağımdaki Düşman filminin başları gibi bir erkek değil başkarakter. Çünkü daha filmin en başından ağırlığını, kabalığını ortaya koyan Russell Crowe açılış sahnesi ile geleceği gösteriyor. Boşanmış ve kimsesiz bir kadının, oğlu ile yaşam mücadelesi, hayata duruş ve tavır alıştaki algı ile birleştirilmiş. Araç kullanmayı hemen hemen her kadın bilirken, dikiz aynasını ruj sürmek için kullanan kadın kazanan değil. Kendini yenileyen ve düşünsel anlamda kendinin farkına varan kadın ve anne.
Ki B planı ile kadının düşünüş biçimi karşımıza çıkıyor.
Film birçok açıdan insanoğlunun teknoloji ile mücadelesine bakış açısı ile de farklı. Çünkü her ebeveyn çocuğuna örnek olduğunu zannediyor. Mesela sigara içmenin sağlığa zararlı olduğunu söylüyor. Ama yeri geldiğinde hem yanında sigara içmekten hem de çocuğuna sigara aldırmaktan vazgeçmiyor. Ve o çocuk görüyor. Çocuklar toplumun en saf varlıkları, bu filmde de Kyle annesine cep telefonuna neden şifre koymadın? Diye uyarı yaparken aslında bir açıdan teknolojinin insana savaşını ve anında iplerin kimin tarafına geçeceğini göstermekte.
Sonra böyle çocuklar yaşadıkları travmaların etkisini, ileri ki hayatlarında karşılarına çıkacak eş, aile ferdi, arkadaş, hatta komşu da uyguluyorlar. Zira o komşu sizin, size zamanında düşmanlık yapan aile ferdiniz gibi oluyor. Kaldı ki 2004 yılında, Tiyatro sanatçımız İsmail Hakkı Onat, ne yazık ki yazlıkta komşusu tarafından öldürülmüştü.
Dünya ister isteyelim, ister istemeyelim çöküyor. Ve sevgi, sevgi dedikçe… Çözüm yerine susanlar ve göz yumanlar, işte bu filmlerde ki geleceği sunmakta.
Amerika’da bireysel silah alma ve kullanma sayısının arttığının altını çizersek, farklı açılardan birçok şeyi anlatan film başarılı.
Oscar Ödüllü Russell Crowe’u oldukça kilo almış hali ile belli ki hiç yorulmamış. Ağırlıklı araba içinde geçen sahneleri ile “Kelly Çetesi”nde ki kötü karakter üzerinden, havalandırıyor ve tacına oturtuyor. Gözlerinden o nefreti, içinde elinden her şeyi alınmış ve artık kaybedecek bir şeyi kalmamış insanı çok güzel anlatıyor.
Kendisine Caren Pistorilus (Rachel) ve Gabriel Bateman (Oğul Kyle)eşlik ediyor. Senaryo, Carl Ellsworth’e ait. Dengesiz, filminin yönetmeni ise Derrick Borte.
EMEL SEÇEN
FACEBOOK YORUMLAR