DEMOKRATİK SOL HAREKETLENİYOR
DSP Eski İstanbul İL Başkanı Mustafa Aslan yaptığı basın açıklamasında "Genel Başkan Demokratik Solun Dışına Çıkmıştır, Parti Üyeleri bu Politikaları Kabul etmiyor ”dedi.
27 Mayıs 2022 - 15:58 - Güncelleme: 27 Mayıs 2022 - 16:19
DSP İstanbul Eski İl Başkanı Mustafa Aslan yaptığı Basın açıklamasında;
DSP’nin hâlihazırda yönetimini elinde tutan anlayış, DSP’yi ilkelerine, programına ve mücadelesine ters bir istikamette belirsiz bir sona doğru sürüklüyor.
Bu sürükleniş, seçimlerde alınan kötü sonuçlardan daha vahim ve derin olan, partinin gerçek kimliğinden, üslubundan ve siyaset tarzından koparıldığı, kendine yabancılaştırıldığı bir duruma işaret ediyor. İhraçların gündelik hadiseye dönüştüğü bir ortamda, partideki kan kaybı bugün de hızını azaltmadan devam ediyor.
DSP’deki rahatsızlık parti içi üç temel sorundan kaynaklanıyor.
1-DSP’nin içinde bulunduğu durumun gerçek sebeplerini tespit edip düzeltmek yerine en dipte çakılı kalmış olma vaziyetini görünürde düzeltmiş olmak için başvurulan yollar.
2-Parti içi demokrasi eksikliğinden kaynaklanan sorunlar nedeniyle, DSP Merkez Disiplin Kurulu’nun bir ihraç makinesine dönüştürülmüş olması.
3-DSP’nin içine düşmüş olduğu mali çıkmazı partinin tüzüğünde belirtilen ölçülerin dışında, gayrimenkul ve araç satışları ile aşma çabaları.
Bu üç sorun birbirini besleyen ve büyüten bir dinamiğe sahip olduğu için DSP’nin dipten kurtulma çabaları her defasında hüsranla sonuçlanan girişimlerden ibaret kalıyor. 2018 yılında kim daha fazla milletvekili verirse onunla ittifak yaparız diyen, Sarayın uçağı ile gittiği Kıbrıs’ta, Ecevit’in adını anmayan, Tayyip Erdoğan’a tepki koyamayan Genel Başkan Önder Aksakal, “İttifaklar dışında kalmamız mümkün değil. AKP 2015’ten beri ulusalcı oldu, biz de bu çizginin destekçisiyiz.” (20 Nisan 2021 Cumhuriyet) şeklindeki söylemleri nedeniyle DSP içinde Önder Aksakal hakkında tabandaki üyeden Başkanlık Divanı’na kadar hemen her seviyedeki partilinin kafasında soru işaretleri artarak devam ediyor.
Ecevit’in Başbakan olduğu 57 Hükümet bir koalisyon hükümetiydi ve temelde daha önceki sağ popülist hükümetlerin neden olduğu yapısal sorunları düzeltmek bu hükümetin ana gündemiydi. Bu zorlu işin yanı sıra Türkiye’nin ABD’nin başını çektiği Büyük Ortada Doğu macerasına sürüklenmesini önleme çabaları, Ecevit’in üzerinde hem içerden hem de dışardan gelen baskıların yoğunlaşmasına neden oldu. Netice olarak, AKP’nin bir daha kalkmayacağı iktidar koltuğuna oturması için önce DSP ikiye bölündü, sonra da Ecevit ve DSP devre dışı bırakıldı. AKP ve Erdoğan bu komplonun baş aktörü olmayı seve seve kabul ettiler. Diğer aktör, Bahçeli ise içerden erken seçim çığırtkanlığına soyunarak kendine düşen rolü layıkıyla yerine getirmişti.
Önder Aksakal’ın DSP’ye vurduğu en ağır darbe, verdiği mesajlarla bu iki parti ile ilgili olarak göstermeye çalıştığı yakınlık algısıdır. DSP’nin AKP ile taban tabana zıt görüş farklılıkları da dikkate alındığında bu durum, DSP içinde büyük rahatsızlıklara neden oluyor.
Bu rahatsızlık, sadece Genel Başkan’ın değil diğer Başkanlık Divanı üyesi yöneticilerin de dahil olduğu, DSP’nin temel anlayışıyla bağdaşmayan kamuoyuna açık beyanatlarıyla her geçen gün daha da derinleşiyor. Partimiz, programında (Sh.89) “seçeneksiz” olmadığını söyleyecek kadar demokrasiye inancı olan bir partidir. Liderimiz Bülent Ecevit ise, başarısızlığın sorumluluğunu üzerine alarak istifa edecek kadar “seçeneksiz” olmadığını gösteren bir siyasal önderdir. Çünkü bunu parti içi demokrasinin bir gereği olarak düşünmüştür. O ki, Bülent Ecevit’tir, o ki sadece ulusal değil, uluslararası ölçekte bile yeri doldurulamaz bir liderdir. O’nun gerektiğinde bir an bile tereddüt etmeden boşaltabildiği koltukta Önder Aksakal’ın oturmaya devam ederek partimize daha fazla zarar vermemesini istiyoruz. Önder Aksakal’a düşen kurultayı beklemeksizin bu koltuğu boşaltmasıdır. Bu koltuğu layıkıyla dolduracak bir Demokratik Solcu arkadaşımız mutlaka çıkacaktır.
DSP’nin uzun bir süreden beri halkın içinde yer almayışının ve halkın hayat pahalılığı, işsizlik gibi somut sorunlarından kopuşunun getirdiği siyasetsizlik durumu bütün sorunların altında yatan temel neden olmaya devam ediyor. AKP ve Erdoğan’a güzelleme yapan bir grup insanın yönetimindeki DSP halkın dikkatini çekmiyor. Çektiği durumda da bu DSP’yi yücelten değil alçaltan bir ilgi oluyor.
Tüzükte yer alan “Genel Başkan MDK hariç bütün organların doğal başkanıdır ”hükmü, MDK’nın Genel Başkan dahil olmak üzere, hiçbir kişi yada kuruldan talimat almayacağının kanıtıdır. Ancak, MDK tüzüğün kendisine tanıdığı bu yetkiyi hiçe sayarak, Genel Başkan’ın ve örgüt kurulunun talimatına uyarak, partisinin saygınlığını korumaktan başka bir şeye yorumlanamayacak tutumu nedeni ile değerli bir üyesini, örgüt kurulunun belirlediği en ağır ceza olan kesin ihraçla partimizden uzaklaştırmaya hazırlanıyor.
Partinin program hedeflerinden uzaklaştırıldığı bu süreçte bu kurulun bir üyesi olan Sefa Aykaç, üstlenmiş olduğu görevinin bilinciyle partinin Ecevit adıyla somutlanan saygınlığını halk nezdinde yerle bir eden adeta AKP’nin küçük bir ortağı görünümünü veren Genel Başkan hakkında kendi kuruluna suç duyurusunda bulunmuştur. MDK parti programını ve tüzüğünü hiçe sayarak DSP’yi küçültücü girişimlerde bulunan yöneticiler hakkında verilen dilekçeyi gündeme almak yerine bu yanlışlıklara göz yummayıp itiraz eden değerli üyesini kesin ihraç talebiyle yargılamaya hazırlanıyor. Bizler partimizin vicdanı olan bu arkadaşımızın bu muameleye muhatap kılınmasını kınıyoruz ve kamuoyunun sonuna kadar arkadaşımızın yanında olduğumuzu bilmesini istiyoruz.
1985 Ruhu ile yeniden yapılanma isteyen DSP’liler adına
Mustafa Aslan
DSP İstanbul Eski İl Başkanı ve
Önceki Dönem Parti Meclisi Üyesi
DSP’nin hâlihazırda yönetimini elinde tutan anlayış, DSP’yi ilkelerine, programına ve mücadelesine ters bir istikamette belirsiz bir sona doğru sürüklüyor.
Bu sürükleniş, seçimlerde alınan kötü sonuçlardan daha vahim ve derin olan, partinin gerçek kimliğinden, üslubundan ve siyaset tarzından koparıldığı, kendine yabancılaştırıldığı bir duruma işaret ediyor. İhraçların gündelik hadiseye dönüştüğü bir ortamda, partideki kan kaybı bugün de hızını azaltmadan devam ediyor.
DSP’deki rahatsızlık parti içi üç temel sorundan kaynaklanıyor.
1-DSP’nin içinde bulunduğu durumun gerçek sebeplerini tespit edip düzeltmek yerine en dipte çakılı kalmış olma vaziyetini görünürde düzeltmiş olmak için başvurulan yollar.
2-Parti içi demokrasi eksikliğinden kaynaklanan sorunlar nedeniyle, DSP Merkez Disiplin Kurulu’nun bir ihraç makinesine dönüştürülmüş olması.
3-DSP’nin içine düşmüş olduğu mali çıkmazı partinin tüzüğünde belirtilen ölçülerin dışında, gayrimenkul ve araç satışları ile aşma çabaları.
Bu üç sorun birbirini besleyen ve büyüten bir dinamiğe sahip olduğu için DSP’nin dipten kurtulma çabaları her defasında hüsranla sonuçlanan girişimlerden ibaret kalıyor. 2018 yılında kim daha fazla milletvekili verirse onunla ittifak yaparız diyen, Sarayın uçağı ile gittiği Kıbrıs’ta, Ecevit’in adını anmayan, Tayyip Erdoğan’a tepki koyamayan Genel Başkan Önder Aksakal, “İttifaklar dışında kalmamız mümkün değil. AKP 2015’ten beri ulusalcı oldu, biz de bu çizginin destekçisiyiz.” (20 Nisan 2021 Cumhuriyet) şeklindeki söylemleri nedeniyle DSP içinde Önder Aksakal hakkında tabandaki üyeden Başkanlık Divanı’na kadar hemen her seviyedeki partilinin kafasında soru işaretleri artarak devam ediyor.
Ecevit’in Başbakan olduğu 57 Hükümet bir koalisyon hükümetiydi ve temelde daha önceki sağ popülist hükümetlerin neden olduğu yapısal sorunları düzeltmek bu hükümetin ana gündemiydi. Bu zorlu işin yanı sıra Türkiye’nin ABD’nin başını çektiği Büyük Ortada Doğu macerasına sürüklenmesini önleme çabaları, Ecevit’in üzerinde hem içerden hem de dışardan gelen baskıların yoğunlaşmasına neden oldu. Netice olarak, AKP’nin bir daha kalkmayacağı iktidar koltuğuna oturması için önce DSP ikiye bölündü, sonra da Ecevit ve DSP devre dışı bırakıldı. AKP ve Erdoğan bu komplonun baş aktörü olmayı seve seve kabul ettiler. Diğer aktör, Bahçeli ise içerden erken seçim çığırtkanlığına soyunarak kendine düşen rolü layıkıyla yerine getirmişti.
Önder Aksakal’ın DSP’ye vurduğu en ağır darbe, verdiği mesajlarla bu iki parti ile ilgili olarak göstermeye çalıştığı yakınlık algısıdır. DSP’nin AKP ile taban tabana zıt görüş farklılıkları da dikkate alındığında bu durum, DSP içinde büyük rahatsızlıklara neden oluyor.
Bu rahatsızlık, sadece Genel Başkan’ın değil diğer Başkanlık Divanı üyesi yöneticilerin de dahil olduğu, DSP’nin temel anlayışıyla bağdaşmayan kamuoyuna açık beyanatlarıyla her geçen gün daha da derinleşiyor. Partimiz, programında (Sh.89) “seçeneksiz” olmadığını söyleyecek kadar demokrasiye inancı olan bir partidir. Liderimiz Bülent Ecevit ise, başarısızlığın sorumluluğunu üzerine alarak istifa edecek kadar “seçeneksiz” olmadığını gösteren bir siyasal önderdir. Çünkü bunu parti içi demokrasinin bir gereği olarak düşünmüştür. O ki, Bülent Ecevit’tir, o ki sadece ulusal değil, uluslararası ölçekte bile yeri doldurulamaz bir liderdir. O’nun gerektiğinde bir an bile tereddüt etmeden boşaltabildiği koltukta Önder Aksakal’ın oturmaya devam ederek partimize daha fazla zarar vermemesini istiyoruz. Önder Aksakal’a düşen kurultayı beklemeksizin bu koltuğu boşaltmasıdır. Bu koltuğu layıkıyla dolduracak bir Demokratik Solcu arkadaşımız mutlaka çıkacaktır.
DSP’nin uzun bir süreden beri halkın içinde yer almayışının ve halkın hayat pahalılığı, işsizlik gibi somut sorunlarından kopuşunun getirdiği siyasetsizlik durumu bütün sorunların altında yatan temel neden olmaya devam ediyor. AKP ve Erdoğan’a güzelleme yapan bir grup insanın yönetimindeki DSP halkın dikkatini çekmiyor. Çektiği durumda da bu DSP’yi yücelten değil alçaltan bir ilgi oluyor.
Tüzükte yer alan “Genel Başkan MDK hariç bütün organların doğal başkanıdır ”hükmü, MDK’nın Genel Başkan dahil olmak üzere, hiçbir kişi yada kuruldan talimat almayacağının kanıtıdır. Ancak, MDK tüzüğün kendisine tanıdığı bu yetkiyi hiçe sayarak, Genel Başkan’ın ve örgüt kurulunun talimatına uyarak, partisinin saygınlığını korumaktan başka bir şeye yorumlanamayacak tutumu nedeni ile değerli bir üyesini, örgüt kurulunun belirlediği en ağır ceza olan kesin ihraçla partimizden uzaklaştırmaya hazırlanıyor.
Partinin program hedeflerinden uzaklaştırıldığı bu süreçte bu kurulun bir üyesi olan Sefa Aykaç, üstlenmiş olduğu görevinin bilinciyle partinin Ecevit adıyla somutlanan saygınlığını halk nezdinde yerle bir eden adeta AKP’nin küçük bir ortağı görünümünü veren Genel Başkan hakkında kendi kuruluna suç duyurusunda bulunmuştur. MDK parti programını ve tüzüğünü hiçe sayarak DSP’yi küçültücü girişimlerde bulunan yöneticiler hakkında verilen dilekçeyi gündeme almak yerine bu yanlışlıklara göz yummayıp itiraz eden değerli üyesini kesin ihraç talebiyle yargılamaya hazırlanıyor. Bizler partimizin vicdanı olan bu arkadaşımızın bu muameleye muhatap kılınmasını kınıyoruz ve kamuoyunun sonuna kadar arkadaşımızın yanında olduğumuzu bilmesini istiyoruz.
1985 Ruhu ile yeniden yapılanma isteyen DSP’liler adına
Mustafa Aslan
DSP İstanbul Eski İl Başkanı ve
Önceki Dönem Parti Meclisi Üyesi
FACEBOOK YORUMLAR