Boğazlıyan Kaymakamı, milli şehit Mehmet Kemal Bey anıldı
EĞER ADALET BUNA DİYORLARSA, KAHROLSUN ADALET... Bu sözler, 10 Nisan 1919 tarihinde idam edilen Kaymakam Mehmet Kemal Bey'e ait. Boğazlıyan Kaymakamı, ölümünün 95. yılında yapılan basın açıklamasıyla anıldı.
Kaymakam Mehmet Kemal Bey'in ölümünün 95. yılında birçok dernek ve kurum tarafından yapılan ortak basın açıklamasında, "14 Mayıs 1915 tarihinde İttihat ve Terakki hükümeti, seferberlik zamanı hainlerin ne şekilde cezalandırılacağına ve sürgün edilebileceğine dair bir kanun çıkarmıştır. Türk devleti ve askeri 1. Dünya Savaşı günlerinde 9 cephede birden savaşırken, Ermeni çeteleri başlarında patrikleri olmak üzere Türk ve Kürt köylerini şehirlerini basmış, isyanlar çıkarmış ve yüz binlerce Müslüman Türk ve Kürt'ü katletmişlerdir. İşgal kuvvetleri ile birleşerek, Osmanlı devletini arkadan vurmuşlardır. Yozgat Boğazlayan Kaymakamı Kemal Bey de, bölgesindeki muhacir Ermenilerin tecavüze uğramalarını engelleyemediği gerekçesi ile suçlanmıştır. Bu nedenle işgal kuvvetleri ve Ermenilerin ısrarları ile önce Konya'da yargılanmış suçsuz bulunmuş, daha sonra Damat Ferit Paşa hükümeti Kemal Bey'in İstanbul'da Hayret Paşa divanında yargılanmasını istemiştir.
Kemal Bey, 'Bunca yüksek dereceli yöneticiler dururken benim gibi küçük bir memurun suçlanmasını kabul etmem mümkün değildir' diyerek kendisini savunur. İngiliz ve Ermeni yalancı şahitlerin ısrarlarına rağmen ceza vermekten kaçınan Hayret paşa istifa eder. Yeni yargıç Nemrut Mustafa Paşa idam kararını verir. Bu karar önce Şeyhülislam Sabri Efendiye, sonra Padişah Vahdettin'e imzalatılır. Kemal Bey, 10 Nisan günü henüz 35 yaşında idam edilir.
EĞER ADALET BUNA DİYORLAR İSE, KAHROLSUN ADALET...
Kemal Bey, son sözleri olarak; düşmanların arzusu doğrultusunda idamına karar verildiğini, çocuklarının sahiplenilmesini ifade ettikten sonra, 'Cephede düşmana karşı savaşan bir nefer gibi şehadet şerbetini içmeye gidiyorum. eğer adalet buna diyorlarsa kahrolsun adalet' diye bağırdı. Meydanda bulunan binlerce insan bu sözleri tüm İstanbul'da yankılanacak şekilde haykırdı.
Kemal bey sözlerine şöyle devam etti: 'Türk milleti ebediyen yaşayacak, Müslümanlık asla zeval bulmayacaktır. Allah millet ve memlekete zeval vermesin. Fertler ölür, millet yaşar. Türk milleti ilelebet yaşayacaktır.
Tabutu Türk bayrağına sarılır. Tıbbiye ve mülkiyeliler tarafından hazırlanan çelenginde Türk milletinin büyük şehidi sözleri yazılıdır. Kadıköy'de törenle büyük bir halk kitlesi refakatinde ebedi istirahatgahına konur.
Bu sırada bir Tıbbiye öğrencisi şu konuşmayı yapar; ' Kemal sen şu anda toprağa ektiğimiz bir çiçeksin. Senin dikenlerin o kadar büyüyecek ki, seni bu akibete layık görenlerin hepsini paramparça edecek, intikamın behemahal alınacaktır Kemal'.
TBMM, 14 Ekim 1922 günü Atatürk'ün yönetiminde çıkardığı bir kanunla Kemal Bey'i milli şehit ilan etmiştir. Allah rahmet eylesin" denildi.
Anma törenine katılan kuruluşlar şöyle:
"Aydınlar Ocağı Genel Merkezi, Anadolu Aydınlar Ocağı, Kartal Belediyesi Başkanlığı, Türk Ocağı Ümraniye, Türk Ocağı Kadıköy, Türk Ocağı Maltepe, Türk Ocağı Pendik, Türk Eğitim Sen 2 Nolu Şb., Türk Eğitim Sen 3 nolu ŞB., Kamu Sen, Turan Araştırma Derneği, Uludağ Grubu, İstanbul Türkiye Azerbaycan Derneği, Türk Emekli Sen, Kartal Musiki Derneği, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı, İstanbul Ülkü Ocakları İl ve 15 İlçe Başkanlıkları, Anadolu İrfan Ocağı, Kartal Atatürkçü Düşünce Derneği, siyasi parti temsilcileri, Eğitim İş Sen 2 Nolu Şubesi, İstanbul Şehit Anneleri Derneği, İstanbul Erzurumlular Vakfı, Kartal Cumhuriyet Kadınları Derneği, Muharip Gaziler Derneği, Em.Subaylar Derneği, Kadıköy Belediyesi Başkanlığı."
Mehmed Kemal Bey
(ö. 10 Nisan 1919), I. Dünya Savaşı'nın son yıllarında Yozgat mutasarrıfı ve Boğazlıyan Kaymakamı olan Osmanlı bürokratı.
I. Dünya Savaşı'nda Rus hükûmeti ile ilişkili Ermeni ahaliden kurulu çeteler Türk nüfusa karşı saldırı ve katliamlar yaptılar. İktidardaki İttihat ve Terakki Fırkası, ilçede bulunan tüm Ermenilerin Suriye'ye sevk edilmesini mülkî amir olarak Kaymakam Kemal Bey’e emretti. Kemal Bey de bu kararı uyguladı. Osmanlı Devleti'nin savaşta yenilmesinden sonra İttihat ve Terakki Fırkası dağıldı ve Hürriyet ve İtilaf Fırkası iktidara geldi. Yeni hükümet İttihat ve Terakki Fırkası ile bağlantılı bürokratları görevden alıp yerlerinde kendine yakın bürokratları getirdi. Kaymakam Kemal Bey tehcir sırasında Ermeni ahalinin ölümünden sorumlu tutularak yargılandı. Suçlanmasının işgalci devletlerin baskısıyla olduğu iddia edilmiştir. Kurulan Âliye Divan-ı Harb-i Örfi'de, "kış gününde vatandaşları can ve mal kaybına uğrattığı, ayaklarına süngüler bağlayarak ölüme terk ettiği" iddialarıyla suçlandı. O ise, "Ben aldığım emri yerine getirdim. Sürgün edilenlere insanî şekilde davrandım. Süngü bağlamadım. Vicdan azabı duymuyorum. Kimsenin ölümü için emir vermedim" diyerek suçlamalara karşı çıktı. Yargılama sonucunda, mahkeme idamına karar verdi.
Dönemin padişahı Vahdettin idam kararını ülkede olaylar çıkabileceğini gerekçe göstererek onaylamaz ve dönemin şeyhülislamından fetva ister. Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi'nin verdiği fetva ile infaz, 10 Nisan 1919'da İstanbul Beyazıt Meydanı’nda gerçekleştirilir.
İdamdan sonra TBMM 14 Ekim 1922’de Kemal Bey’i, Urfa mutasarrıfı Nusret Beyi ve Diyarbakır Valisi Reşit Bey’i ‘şehid-i millî’ ilân eder. Bunun üzerine dede Arif Bey Atatürk’ü makamında ziyaret eder. Orada ‘vatanın babası’ iltifatlarıyla karşılanır. Atatürk, torunlarını evlat edinmek istediğini söyler. Arif Bey ise, “Onlar bana oğlumun bediasıdır. Müsaade edin, bende kalsınlar. Nafakalarını karşılamanız yeterlidir.” der. Bu görüşmenin bir sonucu olarak TBMM’de kanun çıkarılır ve Beşiktaş’ta dört daireli bir apartman, Beyoğlu’nda bir ev ve kayd-ı hayat şartıyla tüm çocuklara maaş bağlanır.
FACEBOOK YORUMLAR