Bilal Ay: Uyuşturucu bağımlı sayısı 2 milyona yaklaştı, 8 milyon kişi direk etkileniyor!
Temiz Toplum Derneği Genel Başkanı Bilal Ay, bağımlı sayısının hızla 2 milyona yaklaştığını ve aileleriyle birlikte düşünüldüğünde 8 milyon insanı direk etkilediğini söyledi.
10 GÜNDE BEYNİN YÜZDE 60’INI YOK EDİYOR!
Temiz Toplum Derneği Genel Başkanı Bilal Ay, Türkiye’de uyuşturucu bağımlılığı ile ilgili dikkat çekici açıklamalarda bulundu. Uyuşturucunun zararlarına değinerek sözlerine başlayan Bilal Ay, “Uyuşturucunun her türlüsü zehir. Hepsi zararlı. Bunları bilmeyenimiz yok. Ancak sentetik uyuşturucu denilen illet çok daha zararlı. 10 günde beynin yüzde 60’ını yok ediyor. Diyelim ki bir bağımlı, bu zehirden kurtuldu. 105 gün de hiç kullanmadı. Beynin yüzde 15’lik kısmı asla iyileşmiyor. Bu kısım, önemli bir noktada ise evlatlarımız felç kalabiliyor, şizofren olabiliyor ya da başka başka hastalıklarla hayatlarının geri kalanını geçirmek zorunda kalabiliyor” şeklinde konuştu.
CEZAEVLERİNE DE, AMATEMLERE DE UYUŞTURUCU GİRİYOR!
Türkiye’de uyuşturucu kullanımının sürekli arttığını ifade eden Ay, “Dün televizyon ekranlarında görüp ürperdiğimizden çok daha kötü görüntüleri sokaklarımızda yaşar olduk. Daha da acısı, toplum olarak o kadar fazla vaka ile karşılaşıyor ki bu durum maalesef kanıksanmaya başladı. Bu bir bela ve sokaklarımızda kol geziyor. Okullarımızda, okul servislerinde, çocuklarımızın odalarında, internet vasıtasıyla hepimizin ceplerinde dolaşıyor bu tehdit. Torbacılar adeta gölgemiz olmuş, bizi takip ediyor. Cezaevlerine, AMATEM’lere bile uyuşturucu giriyor. Bu zaafiyet nereden kaynaklanıyor tespit edilmeli ve mutlaka önüne geçilmeli” diye konuştu.
İLK KEZ KULLANANLARIN YARISI ODASINDA DENİYOR!
Torbacıların gençleri kandırmak için çok farklı yöntemler uyguladıklarına da dikkat çeken Bilal Ay, “Kilo sorunu olan bir genci zayıflatır yalanıyla, sivilce problemi olan bir genci sivilceleri geçirir yalanıyla dahi kandırabiliyorlar. Gençlerimiz, kanka dedikleri, en güvendikleri kişiler tarafından bu tuzağa çekiliyor. Çünkü bir genç bağımlı ise ve ekonomik durumu kötü ise önüne iki seçenek çıkıyor. Ya hırsızlık yapacak ya da bu zehiri satacak. Bu noktada, torbacıların yönlendirmesi ile ilk hedef en yakın arkadaşlar olabiliyor. Gençler internetten de bu illete erişebiliyor. İlk kez uyuşturucu kullananların yarısı bunu odasında deniyor” dedi.
8 MİLYON KİŞİ ETKİSİ ALTINDA
Sadece İstanbul’da 500 bin kişinin uyuşturucuya bulaştığını öngördüklerini dile getiren Ay, “200 bin kişinin ise bağımlı olduğunu düşünüyoruz. Tüm Türkiye’yi düşündüğümüz de ise 1 milyon 700 bin gibi korkunç bir rakamla karşılaşıyoruz. Yatarak tedavi rakamı ise 2018 yılı için 13 binin, tekil olarak düşündüğümüzde ise 11 binin biraz üzerinde. Üzülerek ifade ediyorum bağımlı sayısı hızla 2 milyona doğru yaklaşıyor. Aileleri ile birlikte düşünüldüğünde bu illet 8 milyon kişiyi etkiliyor. Daha da geniş düşüldüğünde hemen herkesin çevresinde bir bağımlı var. Ayrıca ailesinde bağımlı olanlar da bu illete bulaşma açısından daha büyük risk altında. Tablonun korkunçluğunu düşünebiliyor musunuz?” diye sordu.
TOPYEKÜN TEHDİT!
Uyuşturucu kullanımının 7 bölgenin tamamında görüldüğünü dile getiren Başkan Ay, “Ancak Marmara Bölgesi’nde tüm bağımlıların 3’te 1'i, İç Anadolu Bölgesi’nde ise 5’te 1’i yer alıyor. Yoksul kesimlerde risk bir miktar daha fazla ama bu kimseyi rahatlatmamalı. Herkes ve her kesim tehdit altında. Hangi görüşe, hangi düşünceye sahip olursa olsun, nerede yaşarsa yaşasın, hangi gelir grubundan olursa olsun fark etmiyor. Topyekün bir tehdit ile karşı karşıyayız” dedi.
KULLANIM YAŞI 8, ÖLÜM YAŞI 14’E DÜŞTÜ
Uyuşturucu kullanımının resmi rakamlara göre 8’e kadar düştüğünü dile getiren Bilal Ay, “Ancak biz 7 yaşında vakalara dahi rastladık. İnanması çok güç ama rastladık! Uyuşturucudan ölüm yaşı 14’e kadar düşmüş durumda! Yine 15 yaş altında tedavi olan vakalara rastlıyoruz. Resmi verilere göre 2017 yılında günde 3 kişiyi uyuşturucuya kurban veriyorduk. Bu 2018’de yaklaşık 2 kişi olarak gerçekleşti. 2019’un tam verileri açıklanmasa da ilk rakamlar bunun düşeceği yönündeydi. Ancak diğer istatistiklere baktığımıza bir çelişki gözlemliyoruz. Ayrıca ailelerde, resmi kayıtlara bu tarz bir ölümü işletmek istemiyorlar. Örneğin uyuşturucuya bağlı kalp krizi geçirmiş bir evladımızın raporu, kalp krizi olarak düzenlenebiliyor. Şunu da ifade edeyim 2018’de yaşanan ölümlerin yarıya yakını sentetik uyuşturucu olarak bilinen maddelerden” ifadelerini kullandı.
HER 5 HÜKÜMLÜDEN 1’İ UYUŞTURUCU VE BAĞLI SUÇLARDAN CEZAEVİNDE
Uyuşturucu ile ilgili adli vakalarında arttığını dile getiren Ay, “2017 yılında 118 bin uyuşturucu olayı gerçekleşirken, bu sayı 2018’de 145 bine yükselmiş. Bu olaylarda 210 bine yakın şüpheli yakalanmış. Bugün hapishanelerde 300 bine yakın insan var ve bunların 60 bine yakını uyuşturucu ve bağlı suçlardan hüküm giymiş durumda. Maalesef bu sayı da giderek artıyor” dedi.
KADINA KARŞI ŞİDDETİ DE ARTTIRIYOR
Bağımlılığın başka olumsuzluklara da sebebiyet verdiğini dile getiren Başkan Ay, "Uyuşturucunun zararlarını kişi ile sınırlamak maalesef mümkün değil. Kadına şiddetten, hırsızlığa kadar pek çok farklı olumsuzluğu da beraberinde getirdiğini görebiliyoruz. Uyuşturucu ile yapılacak mücadele başarılı olursa, suç oranlarında ciddi manada bir düşüş olacağını hep birlikte gözlemleyeceğiz" dedi.
ÇOCUĞUNU TORBACIYA REHİN BIRAKAN BABA VAR!
Çalışmaları esnasında pek çok olay ile karşılaştıklarını ifade eden Bilal Ay, “Çocuğu ölsün diye dua eden anneye de, evladı torbacı olmasın diye yemek satıp ona uyuşturucu parası veren anneye de rastladık. Çocuğunu torbacılara rehin bırakan babayı da biliyoruz. Uzun süren bağımlılığı sonucu geldiği durum karşısında ölmek için uyuşturucu kullanan bağımlı ile de karşılaştık evladının çektiği acı dinsin diye onu öldürmek isteyen anneyle de...” ifadelerini kullandı.
TEDAVİ MERKEZLERİNDE KAPASİTE YETERSİZ, BAŞARI DÜŞÜK!
Uyuşturucu ile ilgili ortaya çıkan tabloyu “felaket” olarak değerlendiren Bilal Ay, “Tüm bunlara rağmen, AMATEM’lerdeki yatak kapasitesi 1062. 18 yaş altı için olan ÇEMATEM’lerde ise 100. Bu merkezlerden 2-3 aydan önce randevu almak neredeyse imkansız. Tedavide başarı oranı ise sadece ve sadece yüzde 1,5. Ayrıca bazı özel merkezlerin adeta para tuzağı diyebileceğimiz uygulamaları mevcut. Ancak her şeye rağmen, bu zehirin mağlup edilebilir bir şey olduğunu, irade ve uzman desteği ile dağ zannedilen problemlerin bir şekilde aşılabileceğini kimse unutmasın. Umutsuz olamayız. Bu illetten kurtulan nice insanlar var” diye konuştu.
REHABİLİSTASYON AŞAMASI HİÇ YOK!
Tedavi süreci sonrası bir de rehabilitasyon aşamasına ihtiyaç duyulduğunu ifade eden Ay, “Bağımlılık tedavisi sonrasında kişi için özgüvenini yeniden sağlayabileceği, tekrar ayakları üzerinde durabileceği ve hayata tam manası ile yeniden tutunabileceği bir rehabilitasyon süreci de şart. Ancak maalesef bu aşama ülkemizde yok. Biz her platformda seslendirmeye gayret ediyoruz. Ümit ediyoruz ki rehabilitasyon aşaması kısa sürede ülkemizde de uygulanabilir hale gelir” şeklinde konuştu.
ÇEVRESİNİ TAMAMEN DEĞİŞTİRMELİ
Tedavisi başarıyla sonuçlanan bir bağımlının yapması gerekenlere de değinen Bilal Ay, "Bu kişi evini değiştirmeli. Telefon numaralarını değiştirmeli. Sosyal medya hesaplarını kapatmalı. Kısacası önceki çevresinden tamamen kopmalı. Çünkü, zehir tacirleri bir kere müşterileri olmuş bağımlının peşini kolay kolay bırakmak istemiyor. Ancak, ülkemiz ekonomik şartlarında gereken adımları atmak herkes için kolay olmuyor" diye konuştu.
TEDAVİDE YENİ YAKLAŞIMLAR ŞART!
Tedavide yeni yaklaşımların şart olduğunu dile getiren Temiz Toplum Derneği Genel Başkanı Ay, “Mevcut tedaviler maalesef sorunu etkin bir şekilde çözemiyor. Sağlık Bakanlığı’mızın bu konuda güçlü adımlar atmasını talep ediyoruz. Ayrıca, cezaevlerine giren bağımlılar da yine bağımlı olarak dışarı çıkıyor. Bağımlı olmadan girenler, bağımlı oluyor. Buralarda ciddi denetim şart. Bağımlılar içinde Islah ve Rehabilitasyon Merkezleri önerimiz var. Bağımlı hükümlüler cezalarının bir kısmını burada çekerek tedavi de olsunlar istiyoruz. İçişleri Bakanımız Sayın Süleyman Soylu’nun da bu konudaki hassasiyetini biliyoruz. Adalet Bakanımıza da seslenmek istiyorum. Bir süredir dillendirdiğimiz bu konu ile ilgili umarım kısa sürede adım atılır. Biz dernek olarak her türlü desteği vermeye hazırız” dedi.
ATILAN PEK ÇOK ADIM SONUÇSUZ KALIYOR
Uyuşturucu ile mücadelenin ciddi olarak yürütülmesi gerektiğinin altını çizen Bilal Ay, "Bu konuda titizlikle hareket edilmeli. Ancak üzülerek görüyoruz ki bazı kamu kurumları, adeta dostlar alışverişte görsün mantığı ile hareket ediyor. Elbette ki, işini iyi yapan kimseye bir eleştirimiz yok ancak her geçen gün artan bağımlı sayısı ve tezimizi maalesef doğruluyor" şeklinde konuştu.
AİLELER SUİSTİMALE KARŞI DİKKATLİ OLMALI
Çocuğunu uyuşturucu bataklığından kurtarmak isteyen aileleri de uyaran Temiz Toplum Derneği Genel Başkanı Ay, "Ebeveynler en kıymetlileri olan çocuklarını bu bataklıktan kurtarmak adına ellerinden gelen ne varsa yapmaya hazırlar. Bu da, bazı kötü niyetli şahısları harekete geçirebiliyor. Ailelerin bu zaaflarını kullanıp, onları maddi-manevi suistimal edebiliyorlar. Bu yüzden aileler dikkatli olmalı" ifadelerini kullandı.
KİMSE BENİM ÇOCUĞUM YAPMAZ DEME LÜKSÜNE SAHİP DEĞİL
Sadece devletin aldığı tedbirlerin yeterli olmayacağının da altını çizen Bilal Ay, “Zaten istatistikler de bize bunu gösteriyor. Bu konuda atılan her adım değerli. Kim adım atmış ise ona teşekkür ediyoruz. Ancak devlet ve STK’lar yetmez, milletçe bir mücadelenin içerisinde olmalıyız. Kimse benim çocuğum yapmaz deme lüksüne sahip değil. Hatta sadece kendi evladıyla ilgili tedbirler alma lüksüne de sahip değil. Zehir tacirleri hedef gözetmiyorlar! Hiç vakit kaybetmeden, herkes mücadele etmeli. Yarın çok geç olabilir. Ya birlikte mücadele edeceğiz ya da hep birlikte kaybedeceğiz. Çünkü bağımlı sayısı birer birer değil biner biner artıyor” şeklinde konuştu.
SAVUNMA HATTI OLUŞTURMAK İSTİYORUZ
Temiz Toplum Derneği olarak bir savunma hattı oluşturma gayreti içerisinde olduklarına değinen Ay, “Çünkü, bir bağımlıyı tedavi etmekten çok daha kolayı bir gencimizi bu bataklıktan korumak. Bunun için şahsi olarak 6 yıldır dernek olarak da 3 yıldır bir mücadelenin içerisindeyiz. Ancak karşılaştığımız tablolar ve yaşanan gelişmeler bizi tedavi noktasında da adım atmaya itti. Ön hazırlık çalışması yapıyoruz. Olgunlaşması halinde bunu Sağlık Bakanlığı’na da sunacağız” diye konuştu.
AİLELERİN DENETİMİ ÇOK ÖNEMLİ
Ailelere yönelik önerilerde de bulunan Ay, “Ebeveynler her şeyden önce çocuklarını sevdiklerini onlara belli etmekten asla çekinmesinler. Onlarla sürekli iletişim halinde olmalılar. Örneğin sadece akşam yemeklerinde dahi tüm aile bir araya gelse, anneler babalar çocuklarında değişik bir durum var mı? Gözleri kanlanmış mı? Farklı bir tutum sergiliyorlar mı bunu görebilirler. Çocuklarının çamaşırlarını yıkayan anneler ceplerini kontrol etsin. Çocuklarına sarılsınlar bu sayede var ise değişik bir koku bunu fark ederler. İletişim araçlarını mümkün olduğunca herkesin bulunduğu ortamlarda kullanmalarını sağlasınlar. Çevre faktörü çok önemli. Çocuklarının kimlerle arkadaşlık ettiğine dikkat etsinler. Özetle, sıkmayan, güvensizlik duygusu vermeyen bir denetleme ile sevgilerini de onlara hissettirsinler. Böyle olmaz ise bir aile çocuğunun bağımlı olduğu 1,5-2 sene sonra fark edebiliyor” şeklinde konuştu.
BAĞIMLI AİLELERİ ÇOCUKLARINI DIŞLAMASIN!
Bağımlı ailelerine de seslenen Başkan Bilal Ay, “Çocuğunuzun bağımlı olduğunu fark ettiğinizde onu dışlamayın. Ona kızmayın. Sert ve kaba davranmayın. Onun zihinsel bir rahatsızlık içerisinde olduğunu aklınızdan çıkartmayın. Yaptığı şeyin kötü olduğunu zaten en iyi kullanan bilir. Bunu tekrar etmek yerine onu tedaviye ikna etmeye ve yüreklendirmeye gayret edin. Ona sahip çıktığınızı, onu sevdiğinizi ve onun sizin için değerli olduğunu ona hissettirin. Onu kaybetmeyin, kazanmak için birlikte mücadele verin” ifadelerini kullandı.
UYUŞTURUCU TERÖRÜN DE FİNANS KAYNAĞI
Türkiye’nin yıllardır terörle mücadele ettiğini de ifade eden Başkan Ay, “Terör bir bela! Bu da en az terör kadar bir bela. Üstelik terörün en büyük finans kaynaklarından birisini de uyuşturucu ticareti oluşturuyor. Uyuşturucu ile mücadele etmek, askerimizi, polisimizi, insanımızı da korumak anlamına geliyor” dedi.
FACEBOOK YORUMLAR