Berkin Elvan'ın sokaklarında matematik aranıyor

Söyleşi konuşmacısı Matematikçi, yazar Ahmet Doğan konuşmasına bilginin gerekliliği ve önemi ile başladı ve: “ Aristo’dan,  1600’lü yıllara kadar ki süreç,  basit dille tam anlamı ile akıl yürütme esasıdır. Deney,  henüz işin içine girmemiştir. Galileo Galilei (1564-1642) öncüdür. Ama bakın Galileo ve hatta ondan önce yakılarak öldürülen Giordano Bruno (1548-1600)doğru düşünmenin bedelini ağır ödemişlerdir.  O  zaman sadece kutsal kitap hakim ve dini düşünce öğretiliyor. “Dünya, güneşin etrafında dönüyor” dendiği zaman kıyamet kopuyor. Bilimsel düşüncenin temelleri bu yıllarda atılır. Kopernik, Kepler, Galileo ve Newton… süreci,  bilimsel devrimdir. O zamanlarda kutsal kitap bilgisi ve öğretisi ile örneğin yıldızlar sadece nur saçan iken Galileo ve Teleskop’un icadı ile dağ, bayır dünyanın benzeri şeyler var ortada.  Fikrini öyle kolayca ortaya koyabilmek mesele. İşte hakim gücün otoritesi sarsılacak kaygısı ile kıyametler kopuyor. Bugün de aslında böyledir. Alışılmışın dışında bir şey söylemeye kalkarsan yandın. Zor işler bunlar. Hatta o zamanlar yani 1610 yılları, Venedik’ te ki İngiliz  Büyükelçisi  Sir Hernry Watton Kral James’e şöyle söyler: “ Galileo adında bir yazar yeni bir alem kurmak istiyor. Dedikleri yanlış çıkarsa adam yandı. Ama doğru çıkarsa, dünya değişecek efendim.”

Bilgi, Bilim, Tekonoji ve Aydınlanma.

“Bilimci işe yarasın diye üretmez. Bu insanlık için zararlı mı yararlı mı diye de düşünmez. Sadece, mesela Madam Curie uranyumu buluyor. Uranyum kötü kullanıldığı zaman hakikaten insanlık için çok kötü sonuçlar doğurabilir aynı zamanda insanlık için çok yayarlı bir element. Bilimci bulur, bilimin verileri teknolojiye dönüştüğü an, insan davranışı devreye girer. İşte oradaki soru da İNSANLAŞTIK MI ? yeterince…”

Bilgi; Bilimsel Bilgi ve Dogmatik Bilgi.

“Bilimsel bilgi deney, dogmatik de ise inançlar yani orada tartışma yoktur. Ona inanırsın inanmazsın. Bilimsel ise yanlışlanabilir, Newton Fiziki yerine bugün Einstein Fiziği tartışılıyor. Newton yanlış değil ama Einstein’in yanlışladığı yerler var. Çünkü bilimsel düşünüş sürekli inceleme, araştırma halindedir. Dogamtik bilgi de bunlar münkün değildir.”

BİLİMİN GÜCÜ

“ Ne kadar İnsanlaştık? Sorusunun belki de toplumsal yaşam içerisinde en çok sorulması gereken sorusudur. Neden? Çünkü Bilimci üretiyor, üretim sonrasında teknoloji ortaya çıkıyor ve insanlık tarihi boyunca her bakımdan evrimleşmemiz gerekirken;  bir noktada sırf savaş kazanmak, sırf karlı çıkmak, ya da birileri üzerinde tahakküm kurmak için mesela binlerce insan Japonya’da felaketi gördü, aynı zamanda dünya ve üzerinde yaşayan tüm diğer canlılar da. Aradan yıllar geçmesine rağmen, konu açıldığında ağlayan, sızlayan ama bir noktada aynı savaşlar devam eder…  Üleşimin,  paylaşımın  insanca olması ile ilgili bir mesele.

Bilim ve teknolojiyi geliştirdiğimiz noktada “İnsanlaşma” ya vurgu yapmak zorundayız. Geliştirmediğimiz müddetçe savaşlar devam edecektir.

Akıl yürütmek, düşünmek, bilimi geliştirmek, üretmek,  bilimsel olmak vs. dediğimiz zaman İNSANLAŞMA ile birleştiremediğimiz müddetçe dünya istediğimiz noktaya gitmez.”

MATEMATİKSEL DÜŞÜNME

“Bir soru ile karşılaşırız bu bilimde de, hayatın her alanında da vardır. Sorun= Biimin her alanı.

Düşünme: Hipotez+Çözüm. Doğrulama yöntemi: Kanıt.

Nasıl çözeriz diye akıl yürütme yaparız ama matematik de farklı olarak kanıtlamaktır. Çünkü deney değişebilir. 

Ve Matematikçinin beyni labaratuvardır. Yöntem de farklıdır.

Bir saati geçen seminer sonrası Doğan, katılımcılara kitaplarını imzaladı.

İstanbul, Okmeydanı’nda mahalle içinde,  bir Adalı Kitapevi hem kitap basıyor, hem halka seminerler düzenliyor . Hem de yine toplum adına sorunlarına yönelik çözümler bulabilmek için ortak kahvaltılar, çay saaatleri düzenliyor. Kızılderili hayat düşünüş felsefesinin duvarda asılı olduğu ve ayrıca oluşturdukları duvar panolarında ifade ettikleri  sözler gibi:  Karlk Marks ifadesi ile: “ Cehalet, ayrıcalıklı sınıfın ustaca kullandığı bir silahtır.”, Charles Darwin ifadesi ile: “ Hayatının bir dakikasını harcamaya cüret edebilen biri, hayatın değerini anlamamıştır.” Ve Kızılderili sözü ile de: “ Yanlışı gören ve önlemek için eli uzatmayan, yanlışı yapan kadar suçludur.”

Bir mum yak da etraf aydınlansın diye eriyenler, emek işliyorlar oya kenarı gibi…

Ve biz de varız diyenlerin sesi ile…

EMEL SEÇEN