BASIN MESLEK ÖRGÜTLERİ: "SANSÜR YASASINA HAYIR!.."

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Gazeteciler Sendikası, Türkiye Yazarlar Sendikası, Disk Basın-İş, PEN Yazarlar Derneği ve Türkiye Yayıncılar Birliği Sosyal Medya Yasası’nın geri çekilmesini istedi. Meslek örgütleri; iktidarın tek sesli toplum yaratmak, korku iklimini canlı tutmanın yanısıra seçim öncesi sansürü ve oto sansürü ağırlaştırmak istediğine dikkat çekti.

BASIN MESLEK ÖRGÜTLERİ: "SANSÜR YASASINA HAYIR!.."
03 Ekim 2022 - 18:26 - Güncelleme: 03 Ekim 2022 - 18:50
Basın-Meslek Örgütleri, 4 Ekim 2022 Salı günü TBMM’ye gelmesi beklenen Sansür Yasası olarak değerlendirilen Sosyal Medya Yasa Tasarısı hakkındaki görüşlerini aktarmak üzere basın toplantısı düzenlendi.

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Burhan Felek Konferans Salonu’nda düzenlenen toplantıda, yasa tasarısının basın meslek örgütlerinin görüşleri alınmadan hazırlandığına dikkat çekilerek, sansürü, oto sansürü daaha çok ağırlaştırılarak tek sesli bir toplum meydana  getirmek istendiği vurgulandı.

TGC Burhan Felek Konferans Salonu’nda düzenlenen basın toplantısının açılışında konuşan TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş, AKP iktidarın istediği gibi haber yapmayan gazetecilerin baskı altında alındığına dikkat çeken Güneş, gazetecilik  faaliyetlerinin tamamen yasaklanacağına dikkat çekerek şunları söyledi:

 “Tasarı yasalaşırsa, istenilen haberleri yazmayan gazeteler kapatılacak, gazetecilerin basın kartları iptal edilecektir. Halen otuzsekiz  meslektaşımız cezaevinde. Bütün bunlara rağmen meslektaşlarımız onuru ile görevini yapmaktadır. Ama bu sansür yasası geçtikten sonra MİT ile ilgili bir haber yapılamayacak. Bu yasa ile Basın İlan Kurumu sosyal medyanın da denetim kurumu haline gelecek, iktidarın istediği gibi haber yapmayan internet siteleri kapatılacak. Oysa şu bir gerçek ki dezenformasyonu gazeteciler değil, siyasetçiler yapmaktadır.”

TGS Genel Sekreteri İlkay Akkaya basın yasasının, 2002 yılından beri tepki verdikleri bir yasa olduğunu belirterek “Özellikle hapis cezası getiren 29. madde keyfiliğe açık bir durum getirmektedir. Evet, dezenformasyon bütün dünyanın konuştuğu bir mesele ancak tasarı ile ‘halkı yanıltıcı bilgiyi yaymak’ gibi yeni bir suç tanımlanmakta, bu konuda çok ciddi endişelerimiz var. Zaten büyük sorunlar yaşayan medya bu yeni tasarıdaki düzenlemelerle daha fazla kan kaybedecektir. İnternet siteleri, basın-ilan gelirlerine dahil edilmesi olumlu gibi görünse de yerel medyada ciddi sorunlar yaratacaktır. Kısacası bu yasa bu haliyle çıkarsa hem medya hem de toplum büyük zaralar görecektir. Atatürk’ün; ‘Basın hürriyetinden doğan mahzurların giderilme vasıtası, yine basın hürriyetidir’ dediği ünlü sözü’ bize ışık olmalıdır.” dedi.

Türkiye Yazarlar Sendikası Genel Başkanı Adnan Özyalçıner de, dezenformasyonu giderme bahanesiyle getirilecek yasanın her türlü özgürlüğünü engelleyeceğini belirterek şöyle konuştu:

 “Anayasal hakkımız olan her türlü yazı ve söz hakkımız baskı altındayken yaşam hakkımız da baskı altında bulunuyor” “Getirilmek istenen bu yasa düşünce ve ifade özgürlüğünü kısıtlamış olmakla kalmaz, toplumsal yaşamda serbestçe iletişim kurma, konuşma özgürlüklerini de engeller. Haksızlıkların, yolsuzlukların, adaletsizliklerin konuşulamayacağı sansür ve otosansür uygulamaları artacaktır. Hangi haberin-kıştkırtıcı ya da doğru olduğuna kim-kimler karar verecek? Gerçekleri açıklayanlar yalandı, övenler ise doğrucu mu ilan edilecek? Bu yasanın tek bir sonucu olacaktır: daha çok baskı, daha çok sansür. Bu nedenle derhal geri çekilmelidir. Milletvekilerine çağrı yapıyorum, tasarının geri çekilmesini sağlayın.”

Türkiye’de internet ile ilgili bir yasal düzenlemenin mutlaka gerekli olduğunu ifade eden, DİSK Basın-İş Genel Başkanı Faruk Eren ise, zira internet medyasında çalışanların gazeteci bile sayılmadığına dikkat çekti. Eren, basın-ifade özgürlüğünü kısıtlayan yasaların da ayıklanması gerektiğinin altını çizerek; “ama bunu bu iktidar yapamaz. İktidar bu yasa ile seçime giderken tamamen susmuş bir medya hedefliyor. Teklif yasalaşırsa ‘halkı yanıltıcı bilgi’ suç olacak, ucunda hapis cezası var. Aslına bakarsanız Süleyman Soylu’nun ya da iktidarın yayınladığı her açıklama halkı yanıltıcı bilgi zaten ama bunlar suç olmayacak. Halkın haber alma hakkına sahip çıkıyoruz ama bunu sağlayacak olan sadece gazeteciler değil. Bu bir demokrasi sorunu. Demokrasiden yana tutum alan bütün güçlerin burada tutum alması gerekiyor.” diye konuştu.

Toplantıda konuşan Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı Kenan Kocatürk, yaygın şekilde sosyal medyada nefret suçları işlendiğine dikkat çekerek kalemi doğru olan yazarlara ‘palalarımız elimizde, kelleni almaya geleceğiz’ gibi tehditler edildiğini belirten Kocatürk, bu tehditlere ilişkin herhangi bir soruşturma açılmadığını söyledi. Kocatürk, “Mecliste görüşülecek tasarı düşünce ve ifade özgürlüğü önünde yeni engelleri getireceğini düşünüyoruz” diyerek tasarının meclisten geçmemesi için çağrıda bulundu.

PEN Yazarlar Derneği yönetimi adına Hasan Erkul ise şunları söyledi::

“Bu sansüre neden bu kadar baskılı biçimde ihtiyaç duyuyorlar. Artık toplumu baştan aşağı sansür ile baskı ile yeniden düzenlemek istiyorlar. Gerçeğin bilinmesini istemiyorlar, o kadar çok yolsuzluk-usulsüzlük yaptılar ki… Bu nedenle gerçeği anlatacak her yolu kapatmak istiyorlar. Bunu en geniş kesimlerle bir araya gelerek aşabiliriz, bu bir meslek meselesi değil yalnızca, bu bir toplumsal görev.”

BASIN MESLEK ÖRGÜTLERİ’NDEN ORTAK BİLDİRİ

Basın toplantısının  sonunda  Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Gazeteciler Sendikası, Türkiye Yazarlar Sendikası, DİSK Basın-İş, PEN Yazarlar Derneği ve Türkiye Yayıncılar Birliği’nden ortak bir bildiri yayınladılar. Bildirinin tamamı şöyle:

BASIN MESLEK ÖRGÜTLERİNDEN TBMM’YE AÇIK ÇAĞRI

“Meslek örgütleri olarak Sansür yasasına hayır demek için bir aradayız. Sosyal Medya Yasa Tasarısı meslek örgütlerinin görüşü alınmadan hazırlanmıştır. TBMM'deki komisyon toplantılarında meslek örgütü temsilcilerine yeterli süre verilmemiş, öneriler de dikkate alınmamıştır. Yasa teklifinin tüm itirazlara rağmen yasama yılında TBMM gündemine yeniden getirilmesi ‘ben yaptım, oldu’ anlayışını taşımaktadır. Tüm toplumu etkileyecek bu yasa tasarısı, hazırlanış biçimiyle katılımcılıktan ve demokrasi kültürünü geliştirmekten uzaktır. Tek sesli bir toplum yaratmak, korku iklimini canlı tutmak, sansürü ve oto sansürü ağırlaştırmak amacını taşımaktadır. Tutuklu gazeteci sayısını artıracaktır. Seçim öncesi gazetecilerin haber yapmasını, yurttaşın habere erişimini ve haberin serbest dolaşımını engelleyecek olan yasa, ayrıca toplumsal muhalefeti de susturmayı hedeflemektedir.

Bu nedenlerle basın meslek örgütleri olarak açık çağrı yapıyor, TBMM'yi acil göreve davet ediyor, tüm yurttaşların haberleşme özgürlüğüne, haberin serbest dolaşımına engel olacak, tutuklu gazeteci sayısını artıracak Sansür Yasası'nın geri çekilmesini istiyoruz.”

 

AKP ve MHP'li milletvekillerinin imzalarıyla Meclise sunulan kanun teklifi Adalet Komisyonu'nda çıkan tartışmalar sonunda  kabul edilmesiyle Genel Kurul'a sevk edilmişti. Kanun teklifi "Halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak amacıyla ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kişilere" bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası öngörüyor.

TGS: “SANSÜRE DEĞİL, DAHA FAZLA  DEMOKRASİYE İHTİYACIMIZ VAR”
  

Öte yandan, İktidarın ‘dezenformasyon yasası’ olarak adlandırdığı, kamuoyunda ise ‘sansür yasası’ olarak bilinen kanun teklifine karşı gazeteciler eylemdeydi.

Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın; İzmir, Ankara, Diyarbakır, Adana ve Eskişehir şubeleri de aynı eylemi gerçekleştirdi. İstanbul’daki eylem öncesi polisler PTT’ye toplu şekilde girilmesine izin verilmeyeceğini TGS Şube Başkanı Banu Tuna’ya deklare etti. İki polis otobüsü ile dört sivil polis aracı da eylem boyunca hazır bekletildi.

4 Ekim’den itibaren görüşülmeye başlanacak olan kanun teklifine karşı TGS’nin İstanbul Şubesi, Sirkeci’deki Büyük Postane Binası önünde açıklama yaptı. Meclis’te koltuğu bulunan 5 siyasi partinin 14 grup başkanvekiline faks çekerek yasanın geri çekilmesini istedi.

Postane önünde konuşan TGS temsilcisi Banu Tuna meslek örgütlerinin ve gazetecilerin tüm itirazlarına rağmen yasa teklifinin yeniden Meclis gündemine getirildiğini söyledi.

Tuna, teklifin basın meslek örgütlerine sorulmadan hazırlandığını belirterek “Türkiye seçime giderken, ısrarla gündeme getirilen ancak gazeteciliğe baskıdan ve medyayı cezalandırmaktan başka amacı olmayan bu teklifin geri çekilmesini istiyoruz” dedi.

Tuna yasa teklifinin tek taraflı hazırlandığını da belirterek Meclis’ten geçmesi halinde yalan olduğu iddia edilen bir haber nedeniyle gazeteciye üç yıl hapis cezası verilebileceğini, sosyal medyada eleştirel paylaşım yapan yurttaşların dezenformasyonla suçlanabileceğini belirterek; “Paylaşılan içeriğin doğru olup olmadığına iktidar karar verecek” diye konuştu.

Türkiye Gazeteciler Sendikası İstanbul Şubesi Temsilcisi Banu Tuna sözlerini şöyle sürdürdü:
 “Yaklaşan seçimler öncesinde, devlet kurumları halkın tüm haber kaynaklarını bir ahtapot gibi saracak, isterse sıkıştırıp boğacak, isterse gevşetecek.Biz gazeteciler yasa teklifinin her maddesini didik didik inceledik. Topluma karşı sorumluluğumuz gereği bir kez daha hem yasa yapıcıları hem kamuoyunu uyarıyoruz. Bu yasa bu hâliyle geçerse ülkemizde basın, ifade ve haberleşme özgürlüğü kalmayacak. İtirazlarımızı Meclis’te dile getirirken ‘Tartışmalı bu maddeleri muğlaklıktan uzak olacak şekilde yeniden düzenleyelim’ dedik, dinlemediler.Şimdi tarihimizde görülmemiş düzeyde ağır bir ifade özgürlüğü engeliyle karşı karşıyayız. Bu yasa tüm topluma ve bu toplumun bir parçası olan gazeteci ve yayıncılara çok ağır otosansür, sansür, ceza, denetim ve işini yapamama tehdidi getirmektedir. Bu sansürü kabul etmeyeceğiz, okurlarımızla, sektörle ve meslektaşlarımızla bu yasanın geri çekilmesi için mücadele edeceğiz. Bugün buradan TBMM’de grubu bulunan partilerin grup başkanvekillerine kanun teklifini geri çekmeleri için son kez çağrı yapıyoruz. Sansüre değil daha fazla demokrasiye ihtiyacımız var.”


FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum