'Aydın Sahilleri Deprem ve Çarpık Yapılaşma Kıskacında...!'
...................................
Prof. Dr. Ahmet Vefik Alp
Y. Müh. Mimar Kentbilimci
Uluslararası Mimarlık Akademisi Bölge Başkanı
‘Altımız Çürük, Üstümüz Çarpık…!
Düzeysiz kentleşme, yapılaşma ve imar yağması Ülkemizin yarası. Temel sorunlarımız bir taraftan terör ve diğer taraftan çürük binalarımız.
Turistik bölgelerimiz açısından en kötü örnek ise Aydın ilimizin bir zamanlar güzide kıyıları. Antik Medeniyetlerin beşiği olan bu coğrafyamızda son 30-40 yılda hem eşsiz doğa ve tarih katledildi, hem de milli servet kaybedildi. Özetle, bindiğimiz dalı kestik.
Bir dönem Kuşadası Istanbul dan sonra Türk turizminin amiral gemisiydi. Fransız Tatil Köyü Club Med ilk burada açıldı. Ancak, komşu Selçuk ilçesinde yer alan arkeolojik zenginliklere, Efes, Meryem Ana gibi varlıklara, muhteşem doğa parçası Dilek Milli Park’ına, Uluslararası Marina ve Kruvaziyer limanı gibi imkanlara, imbat esintisinin bahşettiği yumuşak iklime, AM Uluslararası Havalimanına bağlayan yeni otoyola rağmen düzeysiz şehircilik ve mimarlık nedeniyle bu seçkin beldemiz değer ve itibar kaybetti.
Şeftalileri, kayısıları, çamlıkları, zengin toprağıyla bir zamanların cenneti Davutlar Koyu Türk mimarlık ve şehirciliğinin kara lekesi haline geldi. Bidonlu güneş kollektörleri zevksizlik numunesi yazlıkların çatılarını süslüyor. Arada kaybolup giden tek tük seviyeli örnek dışında, tip projelerle dip dibe planlanmış yazlık sitelerde her evin teras pergolası, bahçe duvarı farklı. Özetle bir ‘görsel cümbüş’, bir ‘görsel gürültü’. Yapı işciliği son derece kötü. Deprem riski var, denetim gelişigüzel. Didim de, Akbük te durum farklı değil. Yazlıklarımızın çoğu rahatca ‘uluslararası çirkinlik ödülü’ alırlar.
Dilek Milli Parkı gitti gidecek: bir taraftan milli parkları kısmi yapılaşmaya açan yasa tasarıları, diğer taraftan pislik içindeki halka açık koylar.
Belediyeler sinek ilaçlaması, kumsal temizliği, su katılım bedeli, gezinti yolu gibi çeşitli kalemler altında yazlıkçılardan sürekli para topluyor, ödemeyene ceza uyguluyor. Ancak etraf mezbelelik, çöpler, petler, naylonlar uçuşuyor. Savunma ise hazır: ‘8.000 kişiye göre devlet desteği alıyoruz, yazın 80.000 kişiye hizmet götürüyoruz.’ Yeşil sahalara yapılan geçici şantiye binalarının daha sonra etrafı çevriliyor ve kalıcı oluyor. Göstermelik yıkım kararları uygulanmıyor. Imar uygulaması sırasında arsa sahipleri tarafından yol, yeşil saha, park olarak kamuya bedelsiz terkedilen kentsel donatı alanları gelirleri artırmak adına kimi Belediyelerce büfe, çayhane, gözlemeci gibi derme çatma yapılara ‘işgaliye’ adı altında kiralanıyor, bunlar görsel kirliliği taçlandırıyor.
Düzgün çalışanları dışında tutmak lazım. Ancak, bu acıklı tablonun bir sorumlusu Belediyeler demek yanlış olmaz. Özel yasalarla korunan ve aksine davrananlara çok ağır cezalar getirilen ‘Sit Alanları’ dahi kaçak yapı kaynıyor. Yasa, yönetmelik, genelge takan azınlık. Adamını bulan, bağışını yapan işini yürütüyor. Özetle, Turistik Aydın sahillerinde ‘ahbap çavuş sistemi’ epey egemen. ‘Bal tutan parmağını yalar’ ilkesiyle hareket eden kimi yöre sakinlerimiz de çevre katliamına hem sebep hem ortak oluyor, hem de bindiği dalı kesiyor. Ve ancak burnumuzun dibindeki Yunan Adalarına gidince de mimariye, çevreye bakıp utanıyor, sıkılıyor.
Mimarlık ve şehircilik bir kültürün, bir medeniyetin ifadesidir. Türk kültürü bu olamaz, kabul etmiyorum, edemiyorum...
Deprem ise ensemizde, arada sırada yokluyor, işaret veriyor, geliyorum diyor.
Muğla, İzmir daha iyi. Bizim elitler Aydın ‘a uğramıyor. Ver elini Bodrum, ver elini Çeşme..!
Müstakbel Aydın Büyükşehir Belediyesini büyük sorumluluklar bekliyor.
Babadan Aydınlı olarak ifade ediyorum, Aydın da maalesef durumumuz bu: ‘Altımız çürük, üstümüz çarpık…!
FACEBOOK YORUMLAR