AV. HÜSEYİN KARATAŞ: Yaşanası Beykoz için!

CHP ADAY ADAYLARI TANITIM TOPLANTISI: av. HÜSEYİN KARATAŞ AV. HÜSEYİN KARATAŞ: Yaşanası Beykoz için!

AV. HÜSEYİN KARATAŞ: Yaşanası Beykoz için!
29 Kasım 2013 - 00:51

CHP Beykoz İlçe Örgütü tarafından düzenlenen Belediye Başkan aday adayları tanıtım toplantısında konuşan aday adayı av. Hüseyin Karataş, sözlerine, salonda bulunan çocuklara atıfta bulunarak, “ Dünyada sadece ve sadece Türkiye’de çocukların 23 Nisan Çocuk Bayramı var. 23 Nisan Çocuk Bayramı’nı armağan eden Atatürk ile başlıyorum önce” şeklinde başladı. Aday adayı Karataş, konuşmasının devamında şunları kaydetti: “ Yine Atatürk’ün Cumhuriyet’i emanet ettiği gençleri görüyorum burada. Gençler hoş geldiniz! Yine hanımlarımızı görüyorum; İsviçre’den, Fransa’dan önce seçme ve seçilme hakkını elde eden hanımlar, hepiniz hoş geldiniz! Ağacın dalı büyürken, Köşk engel oluyor diye köşkünü kaydıran Atatürk’ün evlatları, hepiniz hoş geldiniz!”

Ben kimim?

“ Ben kimim? 1994 yılında Eyüp’te Belediye Başkan adaylığı yaparak, partinin o en zayıf dönemde bayrağını taşıyan ve o günden bugüne de, yine partinin bayrağını taşıyan bir kardeşinizim. Amasyalıyım. Amasya, tarihte çok önemli bir yer. Atatürk’ün Amasya Tamimi’nde verdiği mesajlar, bütün dünyaya egemenliğin ve bağımsızlığın ilk sinyalidir. Tamim, ‘ Vatanın bütünlüğü ve milletin istiklali tehlikededir. Vatanın bütünlüğünü ve milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır” şeklinde başlıyor. İşte bizim başarıya ulaşmamızın temelinde Amasya Tamimi’ndeki bu felsefe yatar. 

Demokrasiler kazanılır, demokrasiler verilmez. Biliyorsunuz, birileri ‘ Irak’a demokrasi götürüyoruz’ dediler. Libya’ya götürdüler, Mısır’a götürdüler. Gördüklerimiz şu: Her gün bombalar patlıyor ve her ün onlarca insan ölüyor. Lozan’da en çok kapitülasyonların kaldırılmasına bozulmuştu sömürgeci emperyalistler. Bir şey söylüyorlardı; ‘ bu ülkenin toprakları bizimdir, biz buradan yeteri kadar nemalanacağız.” Ve intikam almaya söz verdiler. 1947 yılında başlayan Amerikan yardımı meselesi, Türkiye’nin belini kıran en önemli hadiselerden bir tanesi. Ne oldu? Dediler ki, ‘ oltaya takılmış balığa yem vermeye gerek yok.’ Niye? ‘ Sadece askeri yardımlar yapalım, ekonomisini ve sanayisini yükseltecek şekilde yardım yapmayalım’ denildi. … Bu güne kadar bu düzen karşınıza Barış Gücü diye çıktı, Çekiç Güç diye çıktı, Yeni Dünya Düzeni diye çıktı ve BOP diye çıktı. Büyük Ortadoğu Projesi. Ne oldu? Bu siyaseti kabul eden ülkemizi yöneten insanlar(la)… bugün andımız kalktı. O tarihte uçağını ve lokomotifini üreten bir ülkeydik, ama bugün biz bunları üretemiyoruz. Otomobil dahi üretemiyoruz.

Andımız kaldırıldı…

Andımız kaldırıldı, 23 Nisan kaldırıldı, 19 Mayıs kaldırıldı. 10 Kasımlara zaten kimse gitmiyor. Ülke topraklarını da mütekabiliyet şartları ortadan kaldırılarak, bütün yabancılara peşkeş çekiyorlar. Satılmadık alan, yapılmadık talan kalmadı. Etibank, Telekom, TÜPRAŞ hep satıldı. Ergenekon dendi, Balyoz dendi; sahte belgeler ile Türk ordusu şöyle bir yumuşatıldı. Ondan sonra yurtta sulh, cihanda sulh ilkesi, yerini sıfır komşu ilkesine terk etti. ‘2 ayyaş’ dendi, Atatürk ve İnönü’nün manevi hatıralarına hakaret edildi. Madalyalardan Atatürk kabartması ve T.C. ifadesi çıkarıldı. Bakanlıkların hepsinin T.C. ibaresini bugün ortadan kaldırıyorlar.

Yıllar önce, ‘ 3. Köprü cinayettir’ diyen Başbakan, bugün 3. Köprü’nün startını verdiği gibi, inşaatını da yapıyor. Kuzey ormanları bitti. Ülkede artık ırk, dil, din ayırımcılığını geçtik, ötekileştirme, yabancılaştırma ve yalnız bırakma öyle bir hal aldı ki, sadece mezhepler arası bir tartışmaya dönüştü. Şu dershaneler meselesini lütfen dikkatle bir inceleyin…

Bizim, ‘şakağımızdaki o soğuk namlu’da duran parmaklarımızı artık çekip ülkemizi gerçeklerine dönemiz gerekiyor. Ülkenin gelecek durumunu ben gördüğüm için, önümüzdeki yıl yapılacak yerel seçimlerin, Türkiye genelinde yapılacak seçimlere bir gösterge olacağını gördüğüm için, muhakkak güçlenmemiz gerektiğini düşündüğüm için Beykoz’dan aday oldum.

Ben, Ülke Politikalar Vakfı Başkanı’yım… 50’nin üzerinde profesörün bugün benim akademik kadromda çalışması var. Nisan ayında yaptığımız toplantıda, ‘siyaseti izah ile yapmayalım, mizah ile yapalım’ demiştik, Gezi Olayları bizi doğruladı. Nisan ayında bir dergide yazdığım yazıda, ‘ biber gazı kimyasal silah mıdır?’ demiştim, Mayıs ayında da bütün Türkiye gündemine de nedense biber gazı oturdu.

Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin Onur Kurulu üyesiyim. 100 bin öğrenciye burs veriyoruz… Cüzzam ile Savaş Derneği’nin 2. Başkanı’yım…

Bütün bunlar dolayısıyla, beni Beykoz’da yaşamama rağmen, belki Beykoz’dan değil ama gönülden tanıyorsunuz. O nedenle ben burada adayım.

Yaşanabilir olmaktan çıkan bir İstanbul’da yaşanabilir bir Beykoz kurmak için, kurabilmek için Beykoz’da adayım. Avrupa’da kentlerin altında inanılmaz bir yer altı düzeni vardır. Bizde bunların tamamı yok ve yapılması da istenmiyor. O nedenle biz Beykoz’u hiç olmazsa talancıların elinden kurtarabilir miyiz diye ben Beykoz’da aday oldum.

Dünya’da 50’nin üzerinde ülkeyi gezdim. Londra, Paris, Bükreş… buraları görmeden bir insanın Belediye Başkanlığı’na bana göre aday olmaması lâzım… Bali’yi gördüm: Bali’deki imar planına göre, en yüksek bina, en yüksek palmiyeden daha yüksek olamaz! Bu kadar!

Kuzey Ormanları’nı koruyacak bir Tarzan lâzım!

… Biz Beykoz’u yaşanabilir halde tutmaya çalışsak dahi ülkemizin bir kazancıdır diye düşünüyoruz. Beykoz’a Kuzey Ormanları’nı koruyacak bir Tarzan lâzım. Manisa Tarzanı! Ben Tarzan olmak için aday olmak istedim!

Hukuk bilgisine ihtiyacı var Beykoz’un

2B’den, Hazine arazilerine, SİT alanına, ön görünümden, geri görünüme mülkiyet sorunlarını çözebilecek hukuk bilgisine ihtiyacı var Beykoz’un. O nedenle bir hukukçu olarak ben aday oldum.

Beykoz’da sincapları, kuşları koruyacak bir doğasever gerek. Doğasever Gezi Parkı direnişçilerine selam olsun!...

Kardeşliği öldürdü bu iktidar

Hukukçuyum, eski bir hâkimim. İstanbul’da büyük bir hukuk bürosunun sahibiyim. Yeryüzünde yapılan ilk yargılama nedir biliyor musunuz? Kabil, kardeşi Habil’i öldürdüğü zaman bir yargılama yapılmıştı ve o yargılamada Adem, bir ceza vermiştir Kabil’e. Demiştir ki, ‘ sonsuza kadar rahat yüzü görmeyesin. Git, hiçbir zaman huzur bulma. Gördüğün hiçbir canlıdan emin olma, hayatın zindan olsun.’ İşte, kardeşliği öldürdü bu iktidar da. Biz de kardeşliği öldüren bu iktidara diyelim ki, ‘ git ve yaptıklarınla hiçbir zaman huzur bulma, biz birlik olalım. Ben varım, siz de var olun. Yaşanası Beykoz için’ diyorum.

Haber: Arzu Başlantı

 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum