Alp 'Hormonlanmış Şehirler Salgınların Beşiğidir..!'
28 Mayıs 2020 - 00:32 - Güncelleme: 28 Mayıs 2020 - 00:40
Emeritus Prof. Dr. Ahmet Vefik Alp
Mimar Kentbilimci
Istanbul Teknik Üniversitesi’nde birinciydim. Anıtkabir’in mimarlarından Ord. Prof. Emin Onat Hoca’nın Kürsüsüne Asistan olarak atandım. Kürsü Başkanı merhum Prof. Tomsu Doktora için ABD ye gönderilmemi istedi. Kendimi Houston, Texas, Rice University de buldum. Devletim benim yetişmem için yüzbinlerce Dolar harcadı. RU Mimarlık Bölümü ‘School of Architecture’ ABD de ilk 3 ten hala inmez, müthiş bir okul. Doktora alanım ‘Estetik, Mimari ve Şehirsel Psikoloj’ idi. Doktora Direktörü Prof. Anderson Todd çılgın bir hoca idi. Modern mimarinin ilk 3 isminden rasyonalist Mies van der Rohe nin yanında yetişmişti.. Texas Universitesi, Halk Sağlığı Okulu’ndan misafir Jüri Üyesi Prof. Frederick Sargent benimle yakından ilgilendi. ‘Human Ecology’ Insan Ekolojisi hocasıydı. Saint Joseph İnglizcemle titreyerek gittiğim ilk buluşmamızda bana: ‘Dear Amed, sonsuz Evren in minik bir ünitesi olan Planetimiz üzerinde doğa ile biz insanlar, hayvanlar, bitkiler ‘Ekobalans’ dediğimiz bir denge içinde yaşamımızı sürdürürüz. Bu denge bozulursa sonumuz gelir’ demişti…
UN Birleşmiş Milletler Teşkilatı’ nın kurulduğu 50 li yıllarda Dünya nüfusunun %18 i şehirlerde, gerisi kırsal kesimde yaşıyordu. Bugün bu oran %50-50 yi geçiyor. Sanayi devrimi başta olmak üzere birçok etken ile insanlar köyünü, yaylasını bırakıp büyük merkezlere doluştular. Bize 1950 lerde gelen ABD Marshall Yardımı ‘Köyden Kente Göç’ ü hızlandırdı. Tarım makinaları tarladaki 3 kişiden 2 sini boşa çıkardı, iş makinaları yolları açtı ve büyük merkezlere ulaşım kolaylaştı.
Bugün Istanbul bir tanesi olmak üzere Dünya üzerinde 20 kadar devasa şehir oluştu. Yunanlı meslektaşım Doxiadis şehirleri bir skalaya oturttu. Eski Yunanca da ‘Polis’ ‘Şehir’ demekti. Bu skalada Metropolis büyük şehir, Megapolis devasa şehir ve nihayet en uçta Ekümenopolis, diğer bir deyişle nüfusu 30 milyona dayanmış, tümüyle betonlaşmış, yeşili, havası, suyu tükenmiş, yaşanması kabus halini almış korku şehirleri yer alıyordu. Ne yazık ki son dönemde ‘altı çürük, üstü çarpık’ Istanbul’umuz bu yolun yolcusu oldu.
UN Birleşmiş Milletler’in ‘Habitat’ ‘Insan Yerleşimleri Araştırmalar Merkezi’ Kenya, Nairobi nin yakınında yer alıyor, burada yüzlerce uzman çalışıyor. Bu zatlar yıllardır yazıp ‘hormonlu koca şehirler Dünya’nın başına bela olacaklar, buralarda iç çatışmalar, büyük felaketler, seller, depremler, yangınlar ve salgın hastalıklar yaşanacak, belki de Dünya nın sonunu bu ölçeği kaçmış şehirler, insan yoğunlaşmaları getirebilir’ diyorlar. Bendeniz 1979 yılında tamamladığım Doktora tezimde tartıştığım bu gerçeği yıllardır yazdım ve haykırdım. Ancak, dikkate alınmadı, özellikle Istanbul acımasızca hormonlandı, bugün yaşadığımız gibi virütik salgınlara kucak açtı.
Semirmiş şehirler sonumuz olmasın…!
Mimar Kentbilimci
Istanbul Teknik Üniversitesi’nde birinciydim. Anıtkabir’in mimarlarından Ord. Prof. Emin Onat Hoca’nın Kürsüsüne Asistan olarak atandım. Kürsü Başkanı merhum Prof. Tomsu Doktora için ABD ye gönderilmemi istedi. Kendimi Houston, Texas, Rice University de buldum. Devletim benim yetişmem için yüzbinlerce Dolar harcadı. RU Mimarlık Bölümü ‘School of Architecture’ ABD de ilk 3 ten hala inmez, müthiş bir okul. Doktora alanım ‘Estetik, Mimari ve Şehirsel Psikoloj’ idi. Doktora Direktörü Prof. Anderson Todd çılgın bir hoca idi. Modern mimarinin ilk 3 isminden rasyonalist Mies van der Rohe nin yanında yetişmişti.. Texas Universitesi, Halk Sağlığı Okulu’ndan misafir Jüri Üyesi Prof. Frederick Sargent benimle yakından ilgilendi. ‘Human Ecology’ Insan Ekolojisi hocasıydı. Saint Joseph İnglizcemle titreyerek gittiğim ilk buluşmamızda bana: ‘Dear Amed, sonsuz Evren in minik bir ünitesi olan Planetimiz üzerinde doğa ile biz insanlar, hayvanlar, bitkiler ‘Ekobalans’ dediğimiz bir denge içinde yaşamımızı sürdürürüz. Bu denge bozulursa sonumuz gelir’ demişti…
UN Birleşmiş Milletler Teşkilatı’ nın kurulduğu 50 li yıllarda Dünya nüfusunun %18 i şehirlerde, gerisi kırsal kesimde yaşıyordu. Bugün bu oran %50-50 yi geçiyor. Sanayi devrimi başta olmak üzere birçok etken ile insanlar köyünü, yaylasını bırakıp büyük merkezlere doluştular. Bize 1950 lerde gelen ABD Marshall Yardımı ‘Köyden Kente Göç’ ü hızlandırdı. Tarım makinaları tarladaki 3 kişiden 2 sini boşa çıkardı, iş makinaları yolları açtı ve büyük merkezlere ulaşım kolaylaştı.
Bugün Istanbul bir tanesi olmak üzere Dünya üzerinde 20 kadar devasa şehir oluştu. Yunanlı meslektaşım Doxiadis şehirleri bir skalaya oturttu. Eski Yunanca da ‘Polis’ ‘Şehir’ demekti. Bu skalada Metropolis büyük şehir, Megapolis devasa şehir ve nihayet en uçta Ekümenopolis, diğer bir deyişle nüfusu 30 milyona dayanmış, tümüyle betonlaşmış, yeşili, havası, suyu tükenmiş, yaşanması kabus halini almış korku şehirleri yer alıyordu. Ne yazık ki son dönemde ‘altı çürük, üstü çarpık’ Istanbul’umuz bu yolun yolcusu oldu.
UN Birleşmiş Milletler’in ‘Habitat’ ‘Insan Yerleşimleri Araştırmalar Merkezi’ Kenya, Nairobi nin yakınında yer alıyor, burada yüzlerce uzman çalışıyor. Bu zatlar yıllardır yazıp ‘hormonlu koca şehirler Dünya’nın başına bela olacaklar, buralarda iç çatışmalar, büyük felaketler, seller, depremler, yangınlar ve salgın hastalıklar yaşanacak, belki de Dünya nın sonunu bu ölçeği kaçmış şehirler, insan yoğunlaşmaları getirebilir’ diyorlar. Bendeniz 1979 yılında tamamladığım Doktora tezimde tartıştığım bu gerçeği yıllardır yazdım ve haykırdım. Ancak, dikkate alınmadı, özellikle Istanbul acımasızca hormonlandı, bugün yaşadığımız gibi virütik salgınlara kucak açtı.
Semirmiş şehirler sonumuz olmasın…!
FACEBOOK YORUMLAR